| |
| Posted by Ali Çehreli (acehreli) in reply to hsencan | PermalinkReply |
|
Ali Çehreli (acehreli)
Posted in reply to hsencan
| Bazı kurslar "şu kadar haftada programcı yapıyoruz" diyorlarmış. O tabii ki olamaz; eğer seninkinde de öyle şeyler varsa pazarlama taktiği olarak kabul et ve boşver. Ama sana söylenenlere katılıyorum: başkalarıyla etkileşmek çok yararlı oluyor. Aklıma gelen uzaktan ilgili noktalar:
-
Amerika'da bazı şirketler işe girme mülakatlarında neredeyse "kalk tahtaya" şeklinde sözlü sınav yapıyorlar. (White board testing.) (Bazı firmalar bu konuyu fazla abartmış olduklarından tepkiler artıyor ama sınavlar hâlâ devam ediyor.) Bu mülakatlara çalışmak için her şeyi bir kenara bırakıp algoritma kitabını belki de onuncu kere tekrar okumaya başladığımda bir arkadaşım bu saçma işi bırakmamı ve asıl yapmak istediğim işlere odaklanmamı söyledi. Böylece hem asıl işim olan programcılığa devam etmiş olacaktım, hem ne de olsa yeni şeyler öğrenecektim, hem de "kalk tahtaya" sınavlarına kimse farketmese de kendimce karşı çıkmış olacaktım. :) Yani, burada senin "asıl yapmam gerekene odaklansam" fikrine katılıyorum. Ama...
-
Ne zaman başka programcılarla bir araya gelsem ve küçücük de olsa bir bilgi kırıntısı edinsem, o bilgi bir kaç gün içinde kesinlikle karşıma çıkıyor. Örneğin, zamanında bir iş görüşmesinde bana mülakat yapan kişinin söylediği bir şey bir kaç gün sonra başka şirketin mülakatında işime yaradı; hem de doğrudan! İkinci şirket bana "şöyle bir durumda ne yapardın" dedi ve ben de yanıt olarak birinci şirketin söylediğini verdim. (Dürüstlük önemli olduğundan kendi fikrimmiş gibi rol yapmadım ve dürüstçe "bu konuyu daha bir kaç gün önce bir arkadaştan duymuştum" dedim.) (Konu şuydu: Programınızda kullandığınız hatalı bir kütüphane sizin programınızı göçürüyor ve müşteriler bu yüzden sizi suçluyor; ne yaparsınız? Bir çözüm: Kütüphaneyi farklı bir servise taşırsınız ve o servisi örneğin REST arayüzüyle kullanırsınız. Kütüphanenin göçürdüğü şey artık asıl programınız değil, bu yeni servistir. Gerektikçe servisi baştan başlatırsınız. Asıl programınız sağlamdır.) Tabii bu yalnızca bir örnek: her düzey insanla yapılan her çeşit iletişim kesinlikle yararlı oluyor.
-
Sosyal (dostane, hoşsohbet, vs. anlamında) olmayı öğrenmek gerek. Ben eskiden çok yabaniydim ama son zamanlarda bir çok kişiden çok sıcak olduğumu duyuyorum. Eskiden kimseyle konuşmaz, oturur, konuyu dinler, ve giderdim. (Üniversitede yalnızca bir iki yakın arkadaşım olmuştu; büyük hata!) Öyle olmamalı. Biraz kuyrukta veya otobüste tanıştığı insanın hayatını öğreniveren anneler gibi olmalıyız. :) Kurs veya konferans gibi buluşmalarda insanlara yaklaşıp "nasıl gidiyor", "ne tür programlar yazıyorsunuz", "hangi dilleri seviyorsunuz", gibi konu açmalıyız. Genelde Amerikalılar bu konuda çok iyi sayılırlar: Çok hoş sohbet ve çok paylaşımcılar. Belki de genelliyorumdur ama bu sene Münih'teki Almanlar'da bunun böyle olmayabildiğini gördüm. İki örnek:
** Münih D buluşmalarını düzenleyen iyi niyetli insanlar bir buluşmayı DConf'un bir önceki akşamına ayarladılar ve DConf'a gelenleri de çağırdılar. Biz de 20-30 kişi hem de toplu taşıma araçlarına filan binerek buluşmaya gittik. Neredeyse hiç sohbet olmadı. Herkes kısa kısa yapılan sunumları izledi (lightning talks), pizzalarını yedi, ayakta durdu, ve ayrıldı. Oysa, herkes her gördüğü kişiyi yakalayıp sohbet etmeliydi.
** Aynı konferansta yine aynı iyi niyetli insanlar bu sefer Münih C++ buluşmasını DConf'un yapıldığı otele ve aynı salona ayarlamışlardı. O akşam DConf'un o günkü son sunumu bittiğinde bir C++ sunumu başladı ve güya C++çılarla Dciler bir arada bilgi alışverişinde bulunacaktık. Sıfır! :) Ben düzenleyenleri de suçluyorum çünkü doğru olan, "Hans, bak bu arkadaş D ile senin çalıştığın konuya yakın şeyler yapıyor" gibi cümlelerle insanları tanıştırmaktı. Veya C++çılar Dcilere "konferans nasıl gidiyor", "D'nin ne gibi özellikleri var" gibi şeyler sormalıydılar.
Yani ne dedim? Evet, insanlarla etkileşmek çok yararlı. :)
Ali
--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]
|