Ben ikna olmadım... :/
Ben genelde dillerin üstünlük karşılaştırmalarını çok temel prensipler açısından kabul edemiyorum.
Özellikle bu yazıyla da pek çok noktada anlaşamıyorum.
Dil insanın çok içten gelen bir niteliği. Başıboş bırakılan insanlar hemen kendi dillerini geliştiriyorlar. Sağırlar okulundaki çocuklar kendi geliştirdikleri alfabeleriyle konuşmaya başlıyorlar. Bunu Steven Pinker'ın okuduğum iki kitabından birisinde duymuştum.
Aynı dili konuşan insanlardan birbirlerinden ayrıldıkları an dilleri de değişmeye başlıyor. Kuzey Koreliler ve Güney Koreliler bir kaç 10 yıl geçmesine rağmen artık farklı lehçe kullanıyorlar. Bunu Koreli bir arkadaşımdan duydum.
Türkiye'de 10 sene öncekinden farklı sözcükler ve deyimler kullanılıyor. Bunu kendi deneyimlerimden biliyorum.
Kaliforniya'da gençler 10 sene öncekinden farklı konuşuyorlar. Bunu da kendi deneyimlerimden biliyorum.
Dil, hiçbir insanın önüne geçemeyeceği kadar büyük bir güç. İnsanlığın malı. Ne tarafa giderse gitsin, bundan önceki deviniminin devamındadır. Bu büyük olgunun önüne çıkmaya çalışmak çoğu zaman boşadır. Yapılmaya çalışılan değişiklikler de insanlar oturup karar verdikleri için değil, o değişiklikler tuttuğu içindir.
Eğer herhangi bir nedenle Türkçe'nin deviniminin herhangi bir anını diğer anlarına yeğliyorsak, yanlış yapıyoruz. Bu, çelişkili bir şekilde dile saygısızlıktır. Eğer dili tutuyorsak, ne bir anını ne de birini tutmalıyız. Çünkü bütün diller zaten aynı dilin dallanarak değişmiş halleridir. Çince de, İngilizce de, Türkçe de kardeştirler. Hepsi Afrika'daki ilk dilden çıkmıştır. (Not: Bu yanlış çıkabilir; ama bilimin güzelliği de bu: şimdilik bu doğru, yarın yeni bulgularla başka bilgi doğru olabilir.)
Şimdi özel olarak bu yazıdaki katılmadığım, çelişkili, ve dayanaksız söylenmiş sözlere yanıt vereceğim.
Alıntı:
> Türkçe diğer dillerden üstün bir dil olduğu tarışılmaz bir gerçekken
Ona ne diyeceğimi bilemiyorum. O cümleden sonra tartışmayı kesmek gerek tabii çünkü taraf tutuculuk dışında hiçbir desteği olmayan bir söz... Benim neden bu gerçekten haberim yok acaba?
Alıntı:
> Yüzyıllardır bu kadar hor görülmesine rağmen
Benim hor görüldüğünden de haberim yok. Herhalde kullananlar hor görüldükleri için dil önemsenmemiştir. Kullananlara özenilmediği için...
Alıntı:
> en başta dilimizin ne kadar güçlü olduğunu göstermez mi
Bence öncelikle "güçlü" gibi muallak kavramların açıklanması gerekiyor. Yazar dilin gücünü neyle ölçüyor?
Alıntı:
> "Türkçe bizim kendi dilimiz onu savunmak ve korumak için üstün olması gerekmez"
Bu yazıda katıldığım tek nokta bu. Hatta bu yazının yazılma nedeni herhalde kendi dilini seven birisinin heyecanı olmalı... Ben de Türkçe'yi çok seviyorum ve çok severek kullanıyorum ama hiçbir zaman başkalarının dilinde üstün olduğunu iddia edemem. Herşeyden önce diğer insanlara ve kültürlere ayıptır.
Alıntı:
> Bir dilin insana önem vermesi ve cinsiyet ayrımı yapmadan her insanı eşit kabul etmesi üstün bir özellik değil de nedir.
Dilin bu özelliğinin neden bir üstünlük olarak kabul edildiği açıklanmıyor. "değil de nedir" diye bitirilerek konu kapatılmaya çalışılıyor. Oysa başkası da gelir ve üçüncü tekil şahıslarda cinsiyet ayrımı olmamasını bir zayıflık olarak gösterebilir. Çünkü "o yaptı" sözünde cinsiyet ifade edilememektedir.
Yine başkası çıkıp da aynı özellik yüzünden İngilizce'yi üstün gösterebilir: bu dilde, "he did it" dendiğinde yapanın erkek olan olduğu ifade edilebilmektedir.
Alıntı:
> Eklemeli dillerin en güzel özelliklerinden biri kelime üretme imkanlarının çok geniş olmasıdır.
Güzel... Demek yazar başka böyle diller olduğunu da kabul ediyor. Yani bu noktayı Türkçe'nin bir üstünlüğü olarak gösteremeyiz.
Alıntı:
> Türkçede kelimelere vurgu sayesinde anlatım gücü çeşitliliği sağlanabilir.
Ben vurguyla anlam verilen dil olmadığını düşünemiyorum bile. Herhalde bildiğim İngilizce'de de öyle olduğu içindir.
Alıntı:
> "dilenci insanlardan algı topluyordu" cümlesi sizce ne manaya geldiği az çok anlaşılmıyor mu algı= sadaka değil mi?.
Yazarın ne söylemek istediğini anlıyorum ama çok yanlış bir örnek seçmiş; çünkü zaten algı diye bir sözcük var ve yukarıdaki cümleyi garip yapıyor.
Alıntı:
> Türkçe terkedilmeye çalışılmış (osmanlıcada olduğu gibi) fakat kendini toparlayıp yeniden canlanmıştır.
Kim terketmeye çalışmış? Üst tabaka başka dillere yönelmişse bundan milyonlarca halkın haberi olmuş mu?
Alıntı:
> Günümüzde Türkçe kadar köklerine bağlı bir dil çok azdır.
Hangi Türkçe'den bahsediyoruz? Kökü Türkçe'den gelen onlarca millet ancak çat pat anlayabiliyoruz. Bu dillerin hepsi de Türkçe iken ve birbirlerinden bu kadar farklılarken nasıl köklerine bağlı olduklarını söyleyebiliriz? Aralarındaki farklar, eski kök dilden ne kadar uzakta olduklarını kanıtlar.
Alıntı:
> Türkçe olduğu gibi yazılan-yazılabilen bir dildir.
Alfabenin dille bir ilgisi olmadığı açık değil mi? Alfabe, bir dilin yazıya dökülmesi için kullanılan bir araçtır. Bugün bile Türkçe'yi Arap alfabesiyle Türkçe yazan büyüklerimiz var.
Alfabeyle dilin ayrımının gözden kaçırıldığını farkettiğim bu yazıyı daha ne kadar ciddiye alacağımı bilemiyorum.
Alıntı:
> Türkçenin ses olarak kulağa hoş gelen bir dil olmasına sebep olmaktadır.
Türkçe'nin içinde büyüyen birisinin kendi dilinin kulağa nasıl geldiği konusundaki fikirleri ciddiye alınamaz. Siz hiç bir Alman'a dilinin kaba olduğunu söylediniz mi? Ben söyledim... Avustralyalı'ya aksanının çok ağır olduğunu söylediniz mi? Onu da yaptım... İkisi de bana güldüler... :)
Alıntı:
> Üstelik insan doğasına en uygun sesleri barındırmaktadır.
Bunlar tamamen desteksiz söylenmiş sözler. Bugün konuşulan bir dilde insan doğasına uymayan sen olabilir mi? Olsaydı o sesler kalmazlardı. Nasıl yani? :D
Alıntı:
> Türkçe şarkı, şiir ve edebiyat için en uygun dildir.
Bunlar tamamen kişisel görüşler. Son derece emin bir şekilde söylendikleri için de yazının ciddiyeti konusunda şüphe uyandırıyorlar.
Dediğim gibi, bu noktada bir dilbilimciyi davet edelim ve diller arasında herhangi bir üstünlük karşılaştırması olup olmadığını ve bunların kıstaslarını soralım.
Ali
--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]