Her ikinize de teşekkürler! Böylece ben kenardan seyirci olabilirim. :D
Evet, çeviri çok güç bir iş. Bu konudaki deneyimlerim:
-
Kaynak dilden daha önemlisi hedef dil. Bu durumda İngilizce değil, Türkçe bilmek çok daha önemli.
-
Kafayı kaynak dilden kopartmak çok güç. Ne kadar uğraşılsa da çevirinin ilk hali kaynak dil gibi kokuyor. Hedef dildeki sözcükler hatırlanamıyor, cümle yapıları ters oluyor, vs.
-
O yüzden, ben tek çeviriyle yetinmeyip çeviriden de çeviri yapıyorum: İngilizce -> Çok İngilizce kokan Türkçe -> Daha az İngilizce kokan Türkçe -> Türkçe'ye biraz daha yakın Türkçe -> vs.
-
Yabancı sözcükler en az sayıda olmalı. NX'in affına sığınarak ve belki de uzakta olduğum için Türkçe'ye tam yerleşmediklerini sandığım örnekler: "interaktif tur" ve "direk doğal makine dili" kulağa Türkçe gelmiyor. İşte bunlar bir sonraki çevirilerde elenecek ara adımlar. :) (Hemen gözüme çarpan: buton da Türkçe değil.)
Cümle yapısı güçlüğüne örnek olarak da Zekeriya'nın çevirisinden bir örnek (sanırım aynısı NX'te de var): "bir şekilde derleyen bu güçlü ve etkileyici dil"de "bu"yu "dil"den önceye taşıyınca çok daha doğal oluyor: "derleyen güçlü ve etkileyici bu dil". (Belki bu da benim günlük Türkçe'den uzakta kalan kulağımın hatasıdır. :) )
Çeviri adedi arttıkça cümle yapılarını iyice Türkçeleştirmekten kaçınmamalı. Örneğin, İngilizce'de "and" ile birleştirilebilen bir çok cümle Türkçe de iki ayrı cümle olarak yazınca daha doğal oluyor. NX'ten bir örnek: Şu cümledeki "ve"yi kaldırıp iki cümleye ayırmakta hiç sakınca yok: "Bu tur açık kaynaklı bir projedir ve bize bu projenin daha da iyi olması için yapacağınız her katkı bizi çok memnun eder."
Yani, önemli olan metnin vermeye çalıştığı anlam olmalı.
-
Bir tane de kişisel sorunum: Bloglarda da çok karşılaşıyoruz ama başlıklar soru biçiminde olmamalı çünkü yazıyı yazan kişi okuyana soru sormamalı; anlatmalı. Örneğin İngilizcesinde "What is D?" bile yazmış olsalar ben bir yolunu bulur ve en azından soru işaretini kaldırırım.
-
Daha önce de söylediğimiz gibi, mutlaka Türkçe sözcükler kullanmalı ve tutarlı olmalıyız. Örneğin "tip" mi, "tür" mü? (Tür.)
Aklıma gelenler bunlar... :)
Ali
Not: Hepimizin bildiği gibi, film çevirileri çok acıklı olabiliyor. Hatta, çeviriler Türkçe'yi bile değiştiriyor. Örneğin, telefonda "size döneceğiz" yerine "biz sizi tekrar arayacağız" gibi bir şey denirdi. Neyse...
Ama film çevirisi konusunda çok güzel örnekler de var: Örneğin, "Buz Devri"nin Türkçe çevirileri çok çok güzel (en azından ilk ikisinin) çünkü cümleler aslına sağdık kalınarak değil, anlama sağdık kalınarak çevrilmiş. Hatta, İngilizce'ye özgü bazı kelime oyunları bile Türkçeleştirilmiş.
--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]