Jump to page: 1 2
Thread overview
Türkçe bilim dili olmalı mı?
Oct 07, 2011
erdem
Oct 07, 2011
erdem
Oct 08, 2011
erdem
Oct 09, 2011
Ronin
Oct 11, 2011
erdem
Oct 11, 2011
Ronin
Oct 12, 2011
erdem
Oct 17, 2011
zafer
Oct 22, 2011
erdem
October 07, 2011

Dün internette gezerken şans eseri ODTÜ'nün ingilizce açık ders videolarını seyretme fırsatı buldum. Dün vasat diye nitelediğim video buydu.

http://ocw.metu.edu.tr/mod/resource/view.php?id=2834

Bu arada ODTÜ'de değerli bilim adamı, hocalarımızın olduğunu da biliyoruz. Lütfen onlar alınmasınlar.

Hatta bir zamanlar Yahoo C Dili grubu aktifken Teknokent'ten mühendis arkadaşlar da kalıtılıyordu sohbete yanlış hatırlamıyorsam.

Benim asıl konuşmak istediğim konu sizce üniversitelerimizde eğitim dili Türkçe olsun mu? Türkçe bilim dili olmalı mı?

Şimdi benim bu videoda ilk gözlemlediğim bir kere anlatan hoca tam olarak yabancı dili akıcı olarak kullanamıyor. Duygularını, ifadelerini, mimiklerini ifade etmekte yetersiz kalıyor.

İkincisi sanki sürekli bir kavramın tarifini yapıyor. İşte yığıt budur, ikili ağaç budur vs.. gibi. Ama öğrenciyi hiç düşünmeye yönlendirmiyor. Öğrenciden aldığı cevaplar yes no şeklinde..

Yaşı benim gibi biraz ilerlemiş olanlar hemen hatırlayacaklardır. Ümit Besen'in bir parçası vardı. I love you Hatta bunun biraz da komiğini yapmışlar. İyi de olmuş :)

http://www.youtube.com/watch?v=Mvf3L4SFVc8

Hatta öğrenciler ile hoca arasındaki iletişimi göstermesi açısından bence öğrenciler bunu pratiğe geçirselermiş çok komik olurmuş. Parmaklarına yazarak :-D

Bir de öğrenciler doğal olarak anlamakta güçlük çekiyorlar ve Türkçe olarak soruyorlar. Ben olsam gider Josuttis'un *The C++ Standard Library * ya da veri yapılarıyla ilgili güzel bir kitap okurdum. Sonra gider o konuyla ilgili zor bir soru sorardım. Tabi üniversitede o taktik işe yarar mı bilmiyorum ama lisede ben başka bir şeyle ilgilendiğim için dersi takip et mealinde bir şeyler diyen matematik hocasına bir soru sormuştum 2 ders saatini almıştı :)

Bir de beğendiğim bir örnek:

http://www.youtube.com/watch?v=0yD3uBshJB0

Oldukça zor bir konu olmasına rağmen hocanın vücut diline, öğrencileriyle etkileşime girmesine, mimiklerine bakarmısınız. Bence bu profesör duygu, düşünce ve bilgisini çok iyi bir şekilde öğrencilerine aktarmakla kalmıyor, bunu yaparken çok farklı araçlardan yararlanıyor ..

Ayrıca yabancı dilden Türkçe'ye çevirilecek kelimelerin zihnimizde ifade ettiği kavramları da çağrıştırması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda örneğin proton yerine artıcık, elektron yerine eksicik gibi.

Ne dersiniz sizce Türkçe bilim dili olmalı mı?

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 07, 2011

Evet İTÜ'nün Türkçe eğitim veren iyi üniversitelerimizden olduğunu duymuştum. Ama o da yabancı dil eğitime geçmiş.

http://www.itusozluk.com/goster.php/it%FC+n%FCn+tamamen+ingilizce+e%F0itime+ge%E7mesi

Ben bu yabancı öğrenci çekme meselesine katıldığımı pek söyleyemem. Katıldığımı söyleyemem derken tamam yabancı öğrenci çekelim ama uluslararası eğitim görecek öğrenciler için eğitim dili farklı olabilir. Hatta Japonya yabancı dillerle yapılan (İngilizce gibi) eğitimi sınırlı tutuyormuş.

http://educationjapan.org/jguide/university.html

Yani Japonya'da eğitim görmek için Japonca öğrenmek gerekiyor anladığım kadarıyla.

Sonra uluslararası eğitim verecek programları isterlerse Türk öğrenciler de tercih edebilecek şekilde bir uygulama yapılabilir.

Bir de özellikle İngilizce eğitimin dayatılmasını doğru bulmuyorum. Öğrencinin okuduğu bölüme göre Portekizce, Japonca, Fransızca hangisi gerekiyorsa onu yabancı dil olarak öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Gene son yıllarda teknoloji konusunda gelişen Brezilya gibi ülkelerde de eğitim Portekizce.

Zaten son yıllarda resmen artık Amerika'nın sömürgesi haline gelmeye başladığımızı düşünmeye başladım :(

Bu arada üniversitelerde hocalar öğrencilere çikolata dağıtsınlar! :) Stanford Üniversitesi'nin bilgisayar bölümünde profesör öğrencilere çikolata dağıtıyordu.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 07, 2011

Alıntı (erdem):

>

Benim asıl konuşmak istediğim konu sizce üniversitelerimizde eğitim dili Türkçe olsun mu? Türkçe bilim dili olmalı mı?

Olabilir tabii ama her üniversitenin kendi kararına kalmalı. İngilizce eğitimi sanıyorum yabancı öğrenci çekebilmek için veriyorlar.

Alıntı:

>

anlatan hoca tam olarak yabancı dili akıcı olarak kullanamıyor. Duygularını, ifadelerini, mimiklerini ifade etmekte yetersiz kalıyor.

Evet, çok yaygın Türk aksanı, vurguları ve gramer bozuklukları var. Ama 94'ten beri Amerika'da yaşayan birisi olmama rağmen bu hatalara hâlâ sahip olduğum için kimseyi hor göremem. :)

Alıntı:

>

Bir de öğrenciler doğal olarak anlamakta güçlük çekiyorlar ve Türkçe olarak soruyorlar.

O konuda sana katılıyorum. Hem öğretmen hem de bütün öğrenciler Türkçe biliyorlarsa İngilizce'de ısrar edilmemeli. Temel amaç öğretmekse ve eğer Türkçe daha etkin bir araçsa bence Türkçe kullanılmalı.

Bunun örneğini çok iyi İngilizce'si olmasına rağmen hiç yabancı öğrenci olmadığı için İTÜ fizik yüksek lisans derslerini Türkçe veren hocalarımda yaşadım. Başta Ayşe Erzan, hepsi hiç çekinmeden her kavrama Türkçe karşılıklar buldular ve Türkçe anlattılar. (Ayşe Erzan halen uluslararası ödüller kazanmaya devam etmektedir. :))

Alıntı:

>

Ayrıca yabancı dilden Türkçe'ye çevirilecek kelimelerin zihnimizde ifade ettiği kavramları da çağrıştırması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda örneğin proton yerine artıcık, elektron yerine eksicik gibi.

Hem de nasıl katılıyorum. Ben de bilgisayar terimleri konusunda kendimce çok çabalıyorum. :)

Alıntı:

>

Türkçe bilim dili olmalı mı?

Tabii ki olabilir ama eğitim dili olarak İngilizce seçen üniversitelere de karışamayız.

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 07, 2011

Alıntı (erdem):

>

yabancı öğrenci çekme meselesine katıldığımı pek söyleyemem

Acaba çekiliyor mu ki? Eğer beş senede bir öğrenci geliyorsa zaten hiç gerek olmamalı. :)

Alıntı:

>

Bir de özellikle İngilizce eğitimin dayatılmasını doğru bulmuyorum. Öğrencinin okuduğu bölüme göre Portekizce, Japonca, Fransızca hangisi gerekiyorsa onu yabancı dil olarak öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Katılıyorum ama bilgisayar teknolojilerinde ana dil hâlâ İngilizce. İngilizce kaynakları rahat kullanabilmek açısından İngilizce o alanda doğru.

Alıntı:

>

Zaten son yıllarda resmen artık Amerika'nın sömürgesi haline gelmeye başladığımızı düşünmeye başladım :(

Hmmm. On yıl önceye kadar öyleydi ve halkın da bir sorunu yoktu ama şimdilerde artık Amerika zayıf, Türkiye güçlü gösteriliyor. Belki bunun da bir nedeni vardır, bilmiyorum, ama hem Amerika içinde hem de Türkiye'de durum böyle. Son sene içinde Türkiye'nin ismini duyduğum kadar olumlu haberi daha önce duymadım.

Türkiye artık Amerika'dan bakınca politik ve ekonomik alanda da güçlü ve lider olarak görünüyor. Ama bunlar benim anlamadığım ve yalnızca hissettiğim konular. Hissettiklerime göre Türkiye güçlü görünüyor. Bunun sonucunda da halkın psikolojisi de değişecektir.

Alıntı:

>

profesör öğrencilere çikolata dağıtıyordu.

Güzelmiş. Ama kesin çikolatadan çok kakao yağı ve şekerdir. ;) Şaka yapıyorum tabii ama çikolata diye yediğimiz şeylerin çoğu çikolata kabul edilemez.

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 08, 2011

Alıntı (acehreli):

>

Alıntı:

>

Bir de özellikle İngilizce eğitimin dayatılmasını doğru bulmuyorum. Öğrencinin okuduğu bölüme göre Portekizce, Japonca, Fransızca hangisi gerekiyorsa onu yabancı dil olarak öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Katılıyorum ama bilgisayar teknolojilerinde ana dil hâlâ İngilizce. İngilizce kaynakları rahat kullanabilmek açısından İngilizce o alanda doğru.

Katılıyorum. Bilgisayar konusunda yabancı dil seçimi İngilizce olabilir. Ancak bu dersler yabancı dil dersinde verilmeli eğitim dili gene Türkçe olmalı diye düşünüyorum.

Çünkü öğreten kişilerin görevi o konudaki gelişmeleri takip etmek sonra özümsediği bilgileri, konunun önemli noktalarını öğrencilere aktarmak olmalıdır. Yani işte sizin örnek verdiğiniz Ayşe Erzan hocanız gibi :)

Bu konuda kendimden örnek vermek gerekirse sizin yazdığınız D Programlama Dili kitabını okumasaydım Alexandrescu'nun kitabını anlamak çok zor olabilirdi.

Hele ki işin içine matematik giren bilimlerde İngilizce eğitimin bir felaket olduğunu düşünüyorum. İşte bir zamanlar elektronik konusunda kendime bir uğraşı edinmiştim. Sonra Robot Modeling And Control isminde Mark W. Spong'un yazmış olduğu bir kitabı aldım. Ama anladım ki o konuyu öğrenmenin esasını teşkil eden mekanik, matematik gibi konularda bir temel olması gerekiyor.

En büyük kayıp ülkenin yetişmiş insan gücünü, beyin göçü ile başka ülkelere kaptırmak. Bu da işte sömürge ülkelerde oluyor. Örneğin Cezayir Fransa'ya gönderiyor. Amerika'ya İngiltere'ye gönderecek hali yok.

Bu noktada Şeyh Edebalı'nın hoşuma giden bir sözü var. Diyor ki : "Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur" "Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir"

Bir de asıl tehlike bunun ana okullarına kadar inmiş olması.

http://mevzuat.meb.gov.tr/html/2440_0.html

*5 ve 6 yaş grubu çocuklara, yabancı dil öğretim etkinlikleri programı uygulanır. *

Konuyla ilgili mevzuata göz gezdirdiğimde Türkçe ve Tarih ders saatlerinin azaltılması gibi bir durum gözüme çarptı.

Eğer daha çocuklar Türkçe'yi öğrenmeden yabancı dil eğitimi altında bu uygulanırsa bir kaç nesil sonra kendi dillerini unutmaya başlarlar.

Bunun canlı bir örneğini ben Türk Cumhuriyetleri yeni kurulduğunda oradan Türkiye'deki okullara okumaya gelen yeni nesil Özbek Türklerinde gördüm. Bunlar artık kendi dillerini, kültürlerini neredeyse unutmuşlar. Çoğunlukla Rusça konuşuyorlardı. Kültür yozlaşması sonucu içki, uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddeler kullanıyorlardı.

Alıntı:

>

Alıntı:

>

Zaten son yıllarda resmen artık Amerika'nın sömürgesi haline gelmeye başladığımızı düşünmeye başladım :(

Hmmm. On yıl önceye kadar öyleydi ve halkın da bir sorunu yoktu ama şimdilerde artık Amerika zayıf, Türkiye güçlü gösteriliyor. Belki bunun da bir nedeni vardır, bilmiyorum, ama hem Amerika içinde hem de Türkiye'de durum böyle.

Evet Türkiye'de de basında öyle gibi gösterilmek isteniyor. Hatta bazı gazeteler çok mantıklı bir şeyler yazsanız bile sansür uyguluyor. Altını çiziyorum basına değil vatandaşa sansür :) Var mı böyle bir şey ya..

Benim gözlemlediğim bir taraftan bu millete ait tarım arazileri, madenler vs.. yabancı şirketlere satılıyor.

http://www.haberler.com/tutunun-yuzde-83-u-yabancilarin-elinde-3037775-haberi/

www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=8409

İşte bunlardan bir tanesi Amerikan Cargill şirketi.

"Amerikan basınında çıkan haberlere göre bu şirketin ürettiği hindi etlerinde bulunan gıda zehirlenmesine yol açan ve tifoya sebep olabilen salmonella isimli bakteri yüzünden 34 eyalette, 129 kişi hastalandı ve bir kısmı hastaneye kaldırıldı, 1 kişi öldü. Yaklaşık 18 milyon ton eti firma geri çekmek zorunda kaldı."

http://www.msnbc.msn.com/id/44723433/ns/health-food_safety/

Bunlar da farklı tarihlerde farklı gazetelerde konuyla ilgili çıkan haberler.

http://yenisafak.com.tr/arsiv/2001/subat/05/g5.html
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=4620

Devletin resmi idare mahkemelerin verdiği kararlar olmasına rağmen uygulanmıyor. İşte böyle bir şey de ancak sömürge ülkelerde olabilir.

Bir diğeri de işte Amerika'da bankaların parayla oynayarak ev almak için verdiği krediler vardı. Sanırım ona benzer şeyleri şimdi burada yapıyorlar :|

İşte bu gün Amerikan basınında (siz de seyretmişsinizdir) Wall Street göstericileri ile ilgili haberler vardı.

http://abcnews.go.com/US/occupy-wall-street-protests-spread-country-clear-unified/story?id=14696466

Ben Türkiye ve dünyadaki gelişmeler hakkında Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun bir videosunu seyrettim. Bana mantıklı geldi. Çünkü temelinde insanlık anlayışına dayanmayan sistemler eninde sonunda çökmeye mahkum oluyor.

http://www.youtube.com/playlist?list=PLB3D16E03FC449470

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 08, 2011

Alıntı (erdem):

>

Bir de asıl tehlike bunun ana okullarına kadar inmiş olması.

Bu çok ince bir çizgi. Bilgi değerli ise yabancı dil bilmek de değerlidir. Çocuklar dil öğrenme uzmanı oldukları için erken yaşta başlamak da önemli.

Ama daha önemlisi, bu işi kendi dillerini ve kültürlerini kaybettirmeden öğretebilmek.

Alıntı:

>

"bu şirketin ürettiği hindi etlerinde bulunan gıda zehirlenmesine yol açan ve tifoya sebep olabilen salmonella isimli bakteri"

İşte onun gibi nedenlerle öyle firmaların tavuklarını ve ineklerini yemiyoruz. :)

Alıntı:

>

Bir diğeri de işte Amerika'da bankaların parayla oynayarak ev almak için verdiği krediler vardı. Sanırım ona benzer şeyleri şimdi burada yapıyorlar :|

Bazı insanlar, borçları her ay gittikçe artacak formüllerle ev sahibi oldular. Nasıl olur? Baştan o kadar az para koydular ve aylık ödemeleri o kadar azdı ki, aylık faizin tutarını bile ödeyemedikleri için borçlandıkları para gittikçe artıyordu! Olaya bakın! :) Resmen kumar. Tek beklentileri, evlerinin çılgın pazarda değer kazanarak onlara biraz para getirmesiydi.

Onlar battı, sistem battı, bazıları zengin oldular, batan halk bir de üstüne zengin olanlara 700 milyar (dile kolay :)) yardım etti.

Alıntı:

>

Wall Street göstericileri ile ilgili haberler

Dünyayı finans sektörünün yönetiyor olmasını eleştiriyorlar. Yalnızca orada değil, yüzlerce başka yerde de aynı gösterinin yandaşları oluyor.

Alıntı:

>

temelinde insanlık anlayışına dayanmayan sistemler eninde sonunda çökmeye mahkum oluyor

Ah nasıl katılıyorum... :) Herşey insan için olmalı. Yazın artık buluşabilelim de bunları daha derin konuşalım. :)

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 10, 2011

Yaşam, dünya, ekonomik düzen muhabbetine girersek işin içinden 4-5 günde ancak çıkarız :D Keşke elde imkan olsa da, düzeltsek bir şeyleri. Ben de eğitimden başlardım. Türkiyede verilen eğitim eksik. Her sene Türkçe, edebiyat dersi almanın, her sene Tarih dersi almanın anlamı nedir bilmiyorum.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 11, 2011

Çok basit. Vatanına, milletine, diline, dinine, kültürüne, namusuna sahip çıkmayan bir millet yok olmaya mahkumdur.

Dilini kaybetmiş bir millet,
Yok olmaya mahkumdur...
Mustafa Kemal ATATÜRK

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 11, 2011

Alıntı (erdem):

>

Çok basit. Vatanına, milletine, diline, dinine, kültürüne, namusuna sahip çıkmayan bir millet yok olmaya mahkumdur.

Dilini kaybetmiş bir millet,
Yok olmaya mahkumdur...
Mustafa Kemal ATATÜRK

Sanırım taş geldi. :) Sevgili Erdem kardeşim, demek istediğim şudur. İlkokul, ortaokul (şimdi ilk öğretim var) lise de her sene aynı dersleri gördük. Eyvallah. Bir de çocuklar üniversiteye gidiyor, orada da aynı derslerin tekrarı var. Meslek dersleri ve uygulamaya üniversitede daha fazla zaman ayrılmalı diye düşünüyorum.

Yurtdışından bir çok öğrenci geliyor. Gurbetçilerin çocuklarından da, kesin dönüş yapanların veya Türkiye' de okumayı tercih edenlerin belki hazırlık sınıfında bu dersleri alması istenebilir.

Bence her sene aynı dersin verilmesi vakit kaybıdır. Hem de herkes için müthiş vakit kaybıdır.

Diğer türlü bakarsanız, siyasi görüş olarak devlete, millete karşı bir insan değilim. Saygılar, sevgiler.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 12, 2011

Alıntı (Ronin):

>

Sanırım taş geldi. :)

Yok. Benim amacım sadece bazı tarihi gerçeklere dikkat çekmekti. Örneğin bir Cezayir. Senelerce Fransızlarla savaşmalarına rağmen şu an bir sömürge haline gelmiş durumda. Resmi dilleri Fransızca.

Biz de Kurtuluş Savaşını kazanıp bağımsızlığı elde etmemize rağmen, anaokullarımızda çocuklarımıza İngilizce öğretiliyorsa, milletin malı olan madenler, araziler yabancı şirketlere satılıyor, hakkında mahkemelerin verdiği kararlar olmasına rağmen bunlar uygulanmıyorsa, halk sağlığını hiçe sayacak biçimde tüm dünyada bu konuda bağımsız araştırmalar insan sağlığını nasıl tehdit edebileceğini ortaya koyarken GDO'lu ürünler ülkemize sokulmak isteniyorsa biz de maalesef Amerikan mandası olmak yolunda ilerliyoruz demektir :(

Yakında takip ettiyseniz 'yerli uçak, arabamızı yapalım' konuları konuşulmaya başlandı. Sonra Amerikan büyükelçisi açıklama yaptı 3 tane helikopterin Türkiye'ye verileceğini açıkladı.

Sonra değerlendirmelere baktığınız zaman yeni nesil gençliğin 'Biz uçağın gövdesini bile yapamayız' gibi yorumları olduğunu görüyorsunuz.

Yani yeni yetişen nesil bundan 50 - 60 sene önce kendi uçağımızı yaptığımızı, o zaman da aynı oyunların oynanarak 'biz size hibe edelim' denilerek bir ülkenin istikbalinin elinden alındığını bilmiyor.

http://www.nuridemirag.com/nuridemiragkimdir.pdf

Bakın şimdi yabancılara satılıp özelleştirilmeye çalışılan milletin malı çoğu kamu iktisadi teşekkülünün kurulmasında alın teri olan Nuri Demirağ ne demiş:

*Hesaplı hareket ettiğini zanneden ve onunla iftihar eyliyen dar kafalar; kurtulmağa, yükselmeğe elverişli hiç bir eser vücuda getiremezler.

Kurtuluş ve yükselişi, ancak varlığına dayanan ve mülkü milletin gizli kapalı hazinelerini verimli hale getirmesini bilen, şahsı menfaatini millet menafii uğrunda feda eden, ruhu idealist, dimağı realist şahsiyetlerde aramalıdır.

Nuri Demirağ
*
Bizdeki anlayış neydi? Bir bilim adamıysa önce milletine sonra insanlığa hizmet edecek. Ama bu anlayışın olmadığı toplumlarda yetişen insanların tam tersine milletlerin aleyhine, birbirlerinin kuyusunu kazmakla uğraştığını görüyoruz.

İşte bu yüzden çocuklarımıza tarihini, dilini, kültürünü öğretmeliyiz diye düşünüyorum.

Alıntı (Ronin):

>

Bir de çocuklar üniversiteye gidiyor, orada da aynı derslerin tekrarı var. Meslek dersleri ve uygulamaya üniversitede daha fazla zaman ayrılmalı diye düşünüyorum.

Şimdi nasıldır bilmiyorum ama Ege Üniversitesinde Tarih dersi ve Ankara Üniversitesinde Edebiyat dersi almıştım. İkisi de çok iyiydi. Hatta Ege Üniversitesinde öğrencilere pek karışmıyorlar. Böyle gürültülü bir ortamda öğrenciler birbirine şaka yaparken o tarih hocası konuşmaya başladıktan bir kaç dakika sonra ortalıkta çıt çıkmadığını hatırlıyorum :) Herkes pür dikkat anlatılanları dinliyordu. Ayrıca teknik derslerden bunalıyorsunuz. Arada sosyal bir ders dinlemek güzel oluyor.

Olabilir tabi. Ama ben bizim okuduğumuz zamanda, teknik bir bölümde gereksiz yere okutulan 3-4 tane ders olduğunu hatırlıyorum. O zamanlar da bazı derslerin gereksiz olduğunu savunmuştum. Gerçekten de şimdiye kadar hiç işime yaramadı :)

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

« First   ‹ Prev
1 2