Thread overview
Felsefik bir tartışma: İpi Düğümlemek
Oct 04, 2012
Salih Dinçer
Oct 05, 2012
Salih Dinçer
Nov 23, 2013
Salih Dinçer
Nov 23, 2013
Salih Dinçer
Nov 23, 2013
Salih Dinçer
Nov 23, 2013
Salih Dinçer
October 04, 2012

Merhaba,

Ben şuna inanıyorum: doğada her şey birbirini tetikliyor! Hatta öyle ki metafizik bir bağ da olabilir. Tıpkı bir ara izlediğim belgeselden naklettiğim şu deney gibi: The Global Consciousness Project (http://ddili.org/forum/thread/977)

Konu bu değil. Ama böyle bir giriş, Ali hocanın, Walter'ın makalesinden bahsetmesi ve Zafer'in makale ile bağlantılı sohbeti, hep bu tetiklemenin ürünü olduğunu söyleyebilirim. Belki başka ülkelerde de benzer düşünceler (kelebekler!) uçuşuyordur...:)

'http://3.bp.blogspot.com/-XdTFMevlQss/Tgm-rgJcWTI/AAAAAAAABC8/gded4xihVGo/s1600/ip_urgan_halat_dugum.jpg'

Bugün, kısa bir süre uyuduğum sırada, dalmadan önce ilginç şeyler düşündüm! Gerçek dünyadaki verinin, algoritmalar içinde gezen veriler (alg. arasında gezinenler!) arasında sanki dağlar kadar fark var. Biz algoritmalar ile somut verileri soyut bir şekilde ifade etmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de çeşitli zorlukları aşmaya (=='in gerçekte eşit olmaması, veri türleri arasındaki farklar vb.) çalışıyoruz. Bence bunun ana sebebi şudur:

Alıntı:

>

Gerçek dünyada veri ile algoritma iç içedir.

Bunu bir ip parçası örneği ile hayal ettim. Elbette bunu hayal ettiğim gibi envai çeşit görsel gösterler (3D animation) ile bilgisayarda bir benzerini benzetebilir (simulation) ve elektrik dışında hiç bir kaybımız olmadan türlü deneyler yapabiliriz. Bu belki güzel bir şey ama her zaman veri ayrı yerde, algoritma da farklı yerdedir. Hatta şu satırları yazarken (siz de okurken) veri bilgisayarınızın bir çok yerinde (FAT, RAM, GPU, LCD) aynı anda kullanılmak üzere tutulur. İşlenmek istediğinizde de verini başka bir kopyası ile muhatap olursunuz... :-D

Şimdi örneğimiz olan ip parçasını siz de hayal edin ve ellerinizle bunu düğümlediğiniz düşünün. Elbette o sırada, odada gezen hava akımlarındaki değişiklikten tutun da ipi oluşturan iplikçiklerin kopması/dökülmesi biz duymasak da hışırdaması (!) gibi bir çok hadise olur. Hatta atom seviyesine indiğimizde meydana gelen statik elektrik ile şu an sahip olduğumuz bilgisayar teknolojisi ile hiç bir zaman gerçek manasıyla benzetemeceğimiz bir etkinliktir bu... 8-(

Ama dikkat, veri ile algoritma iç içedir...

Aslında anlatmak istediğim başka bir şeydi ve belki de hiç bir zaman anlatamayacağım nitelikte. Yine de farkı anlamış olmalısınız. Elbette düğümlerken, beynimizde başka bir algoritma da işliyor. Sinirlerle elektrik akımı iletiliyor, damarlar ile kaslara kan ulaştırılıp kasılıyorlar. Derimiz ile hissederken beyine bir geribildirim oluyor. Gözlerimiz görüyor ve işlemin nihai sonucu korteks bildiriyor. Offf, anlatırken bile yetersiz kalıyor insan!

İşte bu GERÇEK DÜNYA...

İyice saçmalamadan sonuca geleyim. Siz program yazarken hangi işlemi yaparsanız yapın mutlaka verinin bellekte bir kopyası vardır veya yeni bir kopyası alınması gerekiyordur. Elbette algoritma içinde bilinçli yaptığımız kopya almaları katmasak da en ufak bir eşitlemede bile, bir kaydediciden (register) başka bir kaydediciye veri aktarılır. Böylece siz bir işi yaparken (veriyi işlerken), işin tabiyatı gereği bir çok kopya üzerinden bunu yaparsınız. Gerçek hayatta ise ipi oluşturan atomların koordinatları değişir ve ip düğümlenir...

Hepsi o kadar!

Dip Not: Ne anladıysanız muhtemelen anlatmak istediğim şey değil ama konuyu boş zamanınızda düşünerek belki buna yaklaşabilirsiniz...:)

Son Not: Düşünüyorum da algoritmada bir bilgi. Hatta tıpkı veriler gibi miras alma yoluyla kopyalarını da alıyoruz. Belki bu konuya çok takılmamak lazım. Ama kopyalamanın ötesinde bir olay var ve anlatamıyorum. Siz ipi düğümlüyorsunuz, o düğümlenmiş oluyor (eee!) algoritmada ise düğümlemenin çevresinde geziyoruz. Belki de hiç bir zaman düğümlemiyoruz! (Boşver sen bunu, para kazanıyoruz ya...:) )

Sevgiler, saygılar...

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 05, 2012

An itibariyle 3-4 kişiye yazsam da devam...:)

Gerçek hayatta bizim gibi bir canlının ipi nasıl düğümlendiğini sinir yapılarından tutun da kaslardan geçen kana kadar değinmiştim. Ancak ihmal ettiğim önemli bir şey olduğunu hatırladım. İşlemci mimarileri...

Bildiğinizi gibi temel olarak iki yapı var:

CISC, bizim şu tablet ve telefonlar haricinde kullandığımız neredeyse bütün bilgisayarlarda bulunmakta. Özelliği ise kısaca veri ile komutun aynı hat üzerinden gönderilmesi. Yani siz çok kabaca şu ipi kıvır dedikten sonra ipin nerede olduğunu bildirmeniz gerekiyor!

RISC ise, tahmin edeceğiniz üzere bu bahsettiğim olumsuzluk yok. O yüzden daha hızlı ve güvenilirler ya. Çünkü veri ile komut farklı hatlar üzerinden işlemciye geliyor. Dolayısıyla veri alındıktan sonraki anda (cycle time) işlemci komutu işleyebiliyor.

Biz RISC'den cevabı alıyorken, CISC veriyi işlemeye henüz yeni başlıyor...:)

Elbette bizim beynimiz de o kadar hızlı değil. Hatta bir yandan dişimizi fırçalarken, diğer yandan saçımızı aynı çevrim zamanlarında tarayamıyoruz. Dişimizi hızlı hızlı fırçalıyorken, tarak da onunla uyumlu hızlı hızlı saçta dolaşma eğilimine giriyor. Buna rağmen çok fazla sayıda işlemciye sahip bir bilgisayar bile insan beyninin yanına yaklaşamıyor. Belki hız ve doğruluk açısından geçmiş gibi görünebilir. Ama nöron sayısı, bilgi işleme yeteneği ile transistör sayısı ve işlemci mimarilerini karşılaştırdığımızda hala çok ilkel olduğumuz bile söylenebilir. Altı üstü her geçen yıl transistörleri daha da küçültüyor ve hızlanmak adına yeni teknolojiler (örneğin sanallaştırma, koşut işlem ve önbellekleme) geliştiriyoruz.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

November 23, 2013

Çok kafa karıştırıcı bir konuya girmişim galiba.

Tekrar okuyup yazabilirim...:)

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

November 23, 2013

Bu denemeyi yazarken şunu bilmiyordum:

Aslında beynimizdeki nöronlar ile 1/0'lardan oluşan elektronik yapıları kıyaslamak, muz ile patlıcanı kıyaslamak kadar komik. Benzer yanları elbette var ama en başta beynmiz 1/0'dan oluşmamakta. Qubit denilen sistem bile yaklaşamıyor.

Dolayısıyla BT (Information Technology), gerçek dünya ile etkileşimlerimizin özetinin özeti bile değil. Bir modelleme yapıyoruz ama tıpkı dünyaya, elinizde tuttuğunuz haritadan bakmak gibi bir şey.

Bir de Big Data mevzusu var ki işte ipin koptuğu yer burası!

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

November 23, 2013

Alıntı (acehreli):

>

Bu arada, tesadüf (veya global conciousness ;)), daha geçen hafta bir sonraki ACCU konuşmasını belirledim. Mill mikro işlemci mimarisi:

http://ootbcomp.com/docs/metadata/index.html

Hocam "out of the box computing" nedir, ben ilk defa duyuyorum?

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

November 23, 2013

:D

Aslında o söz bizde yok, tıpkı "beyin fırtınası yapmak" orijin itibariyle bize ait olmadığı gibi. Sanırım daha çok benzer olarak "Kalıpların Dışına Çık" diye bir tabir var. Ötekini ilk defa duysam da iş dünyasında kullanılıyormuş. Kesinlikle yabancı kaynaklı bir söz.

Neyse bunu da öğrenmiş olduk...:)

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

November 23, 2013

Tekrar okudum. Doğru, bilgisayarlarda veri bir yerde algoritma başka yerde. Gerçek hayatta başka farklılıklar da var. Bilgisayarda "mavi" kavramınını bir programda bir enum değeri olarak saklıyoruz ama insan beyninde "mavi"nin hiçbir yeri yok; onun hatırlattığı eski deneyimler ve yeni başlattığı deneyimler var.

Bu arada, tesadüf (veya global conciousness ;)), daha geçen hafta bir sonraki ACCU konuşmasını belirledim. Mill mikro işlemci mimarisi:

http://ootbcomp.com/docs/metadata/index.html

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

November 23, 2013

Adamın şirketinin ismi o. :D

Sanırım Türkçe'de bilinmiyor: "out of the box", belirli kalıpların dışında düşünme anlamında kullanılır. (Kesin Türkçe'de de "kutunun dışına çık" vardır diyecektim ki varmış! Ha ha! :) )

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]