Jump to page: 1 2
Thread overview
cmaked
Sep 30, 2011
Racih
Sep 30, 2011
Racih
Sep 30, 2011
Ronin
Oct 01, 2011
zafer
Oct 01, 2011
Mengu
Oct 02, 2011
Ronin
Oct 02, 2011
Ronin
Oct 06, 2011
erdem
September 30, 2011

Merhaba cmake le uğraşırken d diline köprülendiğini gördüm. çok şaşırdım ! Birden fazla dosya içeren projelerde bunu kullanabiliriz :)

http://www.dsource.org/projects/cmaked

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 30, 2011

umarım herkes d dilinin kararlı hale gelmesini beklediğinden böyledir :(

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 30, 2011

Bu da yalnızca D1 ile çalışan bir proje olabilir. En son değişiklik 2 sene önceymiş:

http://www.dsource.org/projects/cmaked/browser

dsource hayal kırmaya devam ediyor! :)

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 30, 2011

Vallahi o kadar sevdim ki D projesini, param olsa sırf belli, başlı açık kaynak projelerin gelişimi için şirket açıp, ekipler kuracağım. Yine açık kaynak olarak gelişmesini sağlamak için. Sırf kamu yararına.

Türkiyede çalışma saatleri 45 saat. Özellikle büyük şehirlerde trafikten vakit bul, eve gel derken ancak uykuya vakit kalıyor. Bu durum düzelse biraz, herkes adam gibi projelere destek olabilirdi.

İnşallah çalışma bakanlığı, iş kanununu değiştirir ve toplam çalışma saatlerini en az 5 saat aşağıya çeker, biz de kurtuluruz bu durumdan.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 01, 2011

Selamlar,

Öncelikle herkese merhaba, proje sayfasını incelerken geliştiricilerden birisinin Türk olduğunu gördüm (Selman Ulug) kendisine bir e-posta gönderdim. Eğer hala D ile ilgileniyorsa burada ilgisini çekebilecek konular olduğundan bahsettim belki uğrar.

Çalışma koşulları ve ulaşım için söyleyecek bir şey bulamam bu arada Ali gerçekten şanslıymış, bende diyorum ya bu kadar uzun mesajları nazıl yazıyor şimdi sırrı ortaya çıktı, Tren saolsun :) Neyse neticede 24 saat yetmiyor biliyorum ama 48 saat olsa yine yetmeyecek yani zaman planlamasının önemini anlatmaya çalışıyorum.

Ben neden D için vakit ayırıyorum diye sorduğumda, koca bir hafta içinde iş yerinde yaptığım projelerin hiçbirinden bir kaç saat uğraşarak D ile geliştirdiğim (veya keşfettiğim) işler kadar keyif alamıyorum. Eeee ben proğramcılığı neden yapıyorum? Keyif almak için ama bir noktadan sonra artık iş haline geliyor. İşte bence bu zinciri kırıp yeniden programlamadan keyif alabilmek için böyle açık kod projelere katılmakta fayda var. Ancak bizde olan bir diğer kötü tarafta şu, başlarken müthiş bir heves ve azimle tabir-i caizse bodoslama dalıyoruz ancak bir hafta sonra zorluklar karşısında hevesimiz kırılıyor ve herşeyi bırakıp çekip gidiyoruz. Böyle olunca yaptığımız işin ne bize faydası oluyor nede başkasına...

Ya iyi kaptırmışım...Konuyuda bayağı dağıttım ama kusura bakmayın artık, neyse yapmayı sevdiğiniz işler için vakit ayırmaya çalışın, bu yaşadığınız günlerin daha mutlu sonlanmasına sebep olabilir.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 01, 2011

Alıntı (Ronin):

>

Özellikle büyük şehirlerde trafikten vakit bul, eve gel derken ancak uykuya vakit kalıyor

Benim en büyük şansım, haftada üç gün rahat bir trenle gidip gelebilmem. Haftada toplam 5 saat kadar sırf oradan kazanıyorum; ben bilgisayarımla uğraşırken tren götürüp getiriyor. Darısı herkesin başına. :-/

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 01, 2011

Alıntı (acehreli):

>

Benim en büyük şansım, haftada üç gün rahat bir trenle gidip gelebilmem. Haftada toplam 5 saat kadar sırf oradan kazanıyorum; ben bilgisayarımla uğraşırken tren götürüp getiriyor. Darısı herkesin başına. :-/

Ali

biz de yuruyerek gidip geliyoruz ama gunde en az 13 saat ofisteyiz. :)

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 02, 2011

Biraz konu başlığının dışına çıktığımızın farkındayım fakat büyük bir yanlış var. İşverenler, daha çok çalışmanın projeleri daha çabuk teslim edileceğine yol açacağını sanıyorlar. Ben günde en fazla, maksimum, taş çatlasa, hadi diyelim (sanırım bu tür cümleleri daha da uzatabilirim :D ) 3.5, 4 saat kod yazabiliyorum. Geri kalanında çalışacak olsam, artık fonksiyonlar yamulmaya başlıyor. Bilmiyorum herkes de durum böyle mi ?

Yani bu 4 saatte, hiç kütüphane dökümanı felan okumadan, araştırma yapmadan sırf kodlama.

Hele veritabanı projesi ise yandın. Eyvah, eyvah... Yanlış bir update yazdın, işinden olursun mazallah. Verimliliği sağlamak konusunda, Türkiyedeki bilişim sektörü yöneticilerinin bir çoğu, büyük yanlışlar içerisindeler.

Avusturya da çalışan bir arkadaşım var ve onlarla beraber kod yazan 50 yaşını geçmiş bir yazılımcı varmış. Bunun nasıl olduğunu sordum ki, o yazılımcı 20 seneden fazladır o şirkette imiş ve yönetici değil :o . Bana çalışma saatlerini ve iş disiplini dediğimiz şeyin orada nasıl uygulandığını anlattı. Aramızda dünyanın, güneşe uzaklığı kadar fark var. Aslında fark yok çünkü bizim yöntemlerin, orada uygulananlar ile uzaktan, yakından alakası yok. Kötü olan asıl taraf ise, işyerinde de sosyal hayat bitmeye başladı.
Cem Karaca misali, "hayat çok garip". Saygılar.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 02, 2011

Deneyimlerini paylaştığın için teşekkür ederim :)

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

October 02, 2011

Alıntı (Ronin):

>

3.5, 4 saat kod yazabiliyorum

Bence aynısı oturmuş Silikon Vadisi şirketlerinde de var. Bazı günler 4 satır kod yazarak da geçebiliyor. Ama tabii bazen grup toplantısı, işe alma mülakatı, vs. gibi angaryalar nedeniyle...

Bence herkes bunun farkında ve işlerin böyle yürüdüğü biliniyor. Şu anda çalıştığım firmayı (Riverbed) özellikle projelerin yolunda gitmesiyle beğeniyorum. Nasıl yapıyorlarsa, sürümler çok nadiren erteleniyorlar. Olayı iyi anlamışlar ve kodlama, test, alfa, beta, vs. sürümleri için yeterince zaman oluyor.

Hiçbir şey aceleye gelmiyor. Örneğin nadiren Cumartesi de çalışıldığını duyuyorum. Benim grubumda hiç gerek olmadı.

Bunlara rağmen, veya belki de bu anlayış yüzünden kendi pazarında bir numara! :)

Ama Amerika'nın başka yerlerinde farklı olabilir. Örneğin çalıştığım bir firma bir Pittsburg firması tarafından satın alınmıştı. Biz onların kültürüne, onlar da bizim kültürümüze çok şaşırıyorlardı.

Yeni kurulmuş (startup) firmalarda durum tabii ki farklı olur. Ben onu da yaşadım ve haftada 6 gün harıl harıl çalıştığımız oldu.

Alıntı:

>

Türkiyedeki bilişim sektörü yöneticilerinin bir çoğu, büyük yanlışlar içerisindeler.

Ne olursa olsun, bilişim Türkiye'ye batıdan geldi. Bu tür uyumsuzlukların olması doğal.

Bence zamanla ve sanıyorum yakında bu sorunlar azalacaktır. Bir arkadaşım Türkiye'ye yönetici olarak döndü ve "Amerika'daki çalışma ortamını" yürütmeye karar verdi. Tabii buna işe kotla gitmek gibi ucundan ilgili şeyler de dahil. :) Türkiye'den buna benzer başka hikayeler de duyuyorum "yabancı şirket gibi, iyi" deniyor.

Alıntı:

>

Avusturya da çalışan bir arkadaşım var ve onlarla beraber kod yazan 50 yaşını geçmiş bir yazılımcı varmış. Bunun nasıl olduğunu sordum ki

Hmmm? Eğer "ihtiyar" anlamında söylüyorsan sanırım Türkiye'de başka düşüncelerin de değişme zamanı gelmiş demektir! ;)

Örneğin ben 45 yaşımdayım ve çalıştığım her firmada bundan fazla çok sayıda yaşlı insan oldu. Bunlardan birisiyle yol bisikletine, dağ bisikletine, tek tekere biniyoruz. Yakın zaman önce öğrenmeye başladığı viyolonseli çalışını dinliyorum. vs.

Dağ veya yol bisikletçiliğinde çok büyük oranda 60 yaş üstü insanın tozunu yutuyorum.

Yaşasın yaşlılar! :) Ölmeden önce ölmeye hayır! :p

Alıntı:

>

o yazılımcı 20 seneden fazladır o şirkette imiş ve yönetici değil

Deneyim kazandıkça yazılımcının önünde iki yol oluyor: yönetici olmak veya teknik yolda devam etmek. Her insan farklı.

Kendi adıma yöneticilerin işlerini çok angarya buluyorum. İyi ki o işleri başkaları yapıyor diye seviniyorum. :)

Alıntı:

>

bizim yöntemlerin, orada uygulananlar ile uzaktan, yakından alakası yok

Eninde sonunda ortada bir yerde buluşulacak.

Alıntı:

>

işyerinde de sosyal hayat bitmeye başladı

Belki düzelmenin yanında o da gelir. Eğer örneğin Amerika'daki iş hayatının daha doğru olduğunu kabul ediyorsak sosyal hayatın da gelebileceğini kabul etmeliyiz. Herkes birbiriyle her an görüşmüyor ama firmada iş dışında da görüşenler çok.

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

« First   ‹ Prev
1 2