Jump to page: 1 2
Thread overview
Fazlamesai.net'den yalan haber
Jan 27, 2018
erdem
Jan 27, 2018
Abdullah
Jan 27, 2018
erdem
Jan 28, 2018
Salih Dinçer
Jan 28, 2018
Salih Dinçer
Jan 28, 2018
erdem
Jan 29, 2018
İbrahim
Jan 29, 2018
erdem
Jan 29, 2018
İbrahim
January 27, 2018

Fazlamesai.net sitesinde buradaki (https://fazlamesai.net/posts/donald-knuth-tan-yardim-cagrisi) haberde şöyle bir ifade geçiyor.

'Bilgisayar Bilimlerinin kutsal kitabı olarak görülen The Art of Computer Programming'in 4B cildini yayınlamaya hazırlanan Knuth, ..'

Bu ifade yalandır. Sözü edilen kitap kutsal bir kitap olmadığı gibi sadece bir bilgisayar bilimcinin yazdığı sıradan bir algoritma kitabıdır.

Zulüm de bir şeyi, kendi yerinden başka yere koymaktır. Demek ki, bir şey layık olduğu yerinden, ne kadar uzaklaştırılırsa, o kadar haksızlık, o kadar zulüm yapılmış olur ve o şey, ne kadar yüce ve ne kadar kutsal ise zulüm de o ölçüde aşırı gitmiş olur. Nitekim Allah'a şirk koşmak en büyük zulümdür.

Cenab-ı Rabbül Alemin (c.c) Kutsal Kitabımız olan Kur'an-ı Kerim'de insanları şöyle uyarıyor:

Alıntı:

>

Ahkaf Suresi (20. ayet)

20 - İnkâr edenler ateşe arzedilecekleri gün onlara: "Siz dünya hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz, artık bugün yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanız ve yoldan çıkmış olmanızdan dolayı aşağılayıcı bir azabla cezalandırılacaksınız." (denir).

Alıntı:

>

Muhammed Suresi (24 - 28 ayetler)

24 - Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?

25 - Gerçekten doğru yol kendilerine açıkça belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenlere şeytan, kötülüklerini güzel göstermiş ve onları uzun emellere düşürmüştür.

26 - Çünkü onlar Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselere: "Bazı işlerde biz size itaat edeceğiz." demişlerdi. Oysa Allah onların gizlediklerini biliyordu.

27 - Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak?

28 - Bu onların Allah'ı gazablandıran şeylere uymaları ve O'nun rızasına sebep olacak şeyleri beğenmemelerinden dolayıdır. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.

Biz, Allah'a iman ettik ve bize ne indirildiyse İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a ve torunlarına ne indirildiyse, Musa'ya ve İsa'ya ne indirildiyse ve bütün peygamberlere Rablerinden ne verildiyse hepsine iman ettik. Biz onların arasında fark gözetmeyiz ve biz ancak O'na boyun eğen müslümanlarız.

Alıntı:

>

Bakara Suresi (4, 136 ve 285. ayetler)

4 - Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler.

136 - Deyiniz ki, "Biz, Allah'a iman ettik ve bize ne indirildiyse İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a ve torunlarına ne indirildiyse, Musa'ya ve İsa'ya ne indirildiyse ve bütün peygamberlere Rablerinden ne verildiyse hepsine iman ettik. Biz onların arasında fark gözetmeyiz ve biz ancak O'na boyun eğen müslümanlarız."

285 - Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. "Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır." dediler.

Alıntı:

>

Nisa Suresi (136. ayet)

136 - Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a, ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapıklığın en koyusuna düşmüş olur.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

January 27, 2018

Başka yerlerde de benzer saçma ifadeler olabiliyor, fanatiklikten mi kaynaklanıyor acaba

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

January 27, 2018

Cenab-ı Allah(c.c) bizlere son nefeste Kur'an, iman nasip etsin kardeşim.

Yoksa programlama dili yazsan neye yarar..

Kehf Suresinde Cenab-ı Rabbül Alemin (c.c) şöyle buyuruyor:

Alıntı:

>

17 - Ey Muhammed! Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneldiğini, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçtiğini görürdün. Onlar, mağaranın geniş bir yerinde idiler. İşte bu Allah'ın mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.

Allah, her kime hidayet ederse, doğru yolu tutan odur. Nitekim Ashab-ı Kehf böyledir. Allah, her kimi de şaşırtırsa artık onu irşad edecek bir dost asla bulamayacaksın. [Elmalılı Tefsiri]

O yüzden şairin dediği gibi deriz:

Alıntı:

>

İhmâli bırak, vecd ile câmîye müdâm ol
Allâha güven, sa'ye sarıl, hikmete râm ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

January 28, 2018

Ali hocam İngilizce'ye bizden çok hakim olduğu için eminim daha iyi cevap verecektir, peki...

Erdemciğim hiç düşündün mü; belki de çeviri veya yazım hatasını fazla öne çıkarmış olabilir misin? Bence sorun değil çünkü sayende biraz araştırmaya yöneliyoruz yoksa okuyup çok önemsemeden okuyup geçecektik, o yüzden kendi adıma teşekkür ederim :-)

Alıntı (erdem:1517082103):

>

Cenab-ı Allah(c.c) bizlere son nefeste Kur'an, iman nasip etsin kardeşim.
Bir bağlaç (... "son nefeste" de ...) ile beraber amin çünkü bize bunlar "son nefeste" değil inançlı insanlar olarak hayat boyu lazım, yanılıyor muyum kardeşim benim?

Önce LaTeX gibi belgelerde kaynak gösterilmesini kolaylaştırılan BibTeX (<www.bibtex.org>) ele alsak, ismindeki bible kısaltması bize sence incili veya gereksiz bir kutsaliyeti mi hatırlatır?

Aynı şekilde ismi belli olmayan birisi (anonymous) ilgili sitede (https://developers.slashdot.org/story/18/01/21/1853236/donald-knuth-turns-80-seeks-problem-solvers-for-taocp) şöyle yorum yazmış:
Alıntı:

>

An anonymous reader writes:
When 24-year-old Donald Knuth began writing The Art of Computer Programming, he had no idea that he'd still be working on it 56 years later. This month he also celebrated his 80th birthday in Sweden with the world premier of Knuth's Fantasia Apocalyptica, a multimedia work for pipe organ and video based on the bible's Book of Revelations, which Knuth describes as "50 years in the making."

ve bunu Tonguç (https://fazlamesai.net/users/tongucyumruk) kardeşimiz kendince çevirmiş ama "pipe organ" ifadesini (Ali hocam terimi açıklayabilir mi?) yazısına taşımamış.

Başka bir sitede (http://www.librarything.com/work/119458/reviews/72181872) ise kitap hakkında bir yorumcu (http://www.librarything.com/profile/coclimber)ise şöyle demiş:
Alıntı:

>

Just seeing this title again brought back many memories of this being the "bible" of computer science back in my grad school days -- a very, very, very long time ago. Knuth's volumes were absolutely the "go to" books for many of our courses. Perhaps they's seem dated now, but still they'd provide a very solid foundation for anyone serious about programming / computing / software development / etc.
Burada da bilgisayar biliminden ve geçmişteki hatırlarından bahsedilmiş ve muhtemeldir ki bu hıristiyan meslektaşımız, doğal olarak o kültürdeki kişi övmek için kendi kutsal kitabına benzetmiş, belli ki yüceltmek için.

Fazla uzatmayayım bence yorumları yazan onu bağlar. Ben ne o kitabı okudum ne de okusam da inançlarımdan öne çıkarırım. Hatta yazar algortimanın tarihini inkar etmeyip "the name of the father of algorithms, Abu Ja‘far Mohammed ibn Mūsā al-Khowārizmī." büyük matematik alimi, hem Türk hem Müslüman olan Harezmi'den bahsetmiş. Özetle aklımıza yatanı (tıpkı eskiden batının doğudan alıp yaptığı gibi) alıp yatmayanı inkar edip görmezden gelmek mümkündür.

Sevgiler...

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

January 28, 2018

Bu arada başlığı değiştirmek uygun olabilir çünkü "yalan haber" nakledilmediği belli çünkü bu bir çeviri hatası veya yorumu hepsi o kadar. Mesela kitabı bizden biri (Emre Sevinç) (http://www.librarything.com/profile/EmreSevinc) 2011 yılında yorumladığında şu sözler çıkmış:

Alıntı ("Emre Sevinç"):

>

"I thought that I was a perfectionist until I met Knuth." The previous sentence is from the renowned mathematician Fan Rong K Chung Graham and I think it also reflects the spirit of the masterpiece of Knuth, The Art of Computer Programming (TAOCP). Reading the book was pure intellectual indulgence and a striking experience for me. I'm not a computer scientist in the academic sense but rather a professional programmer with engineering and mathematics background so I don't think I can criticize the book at the level it deserves, I simply do not own that much technical breadth and depth. But I can easily say that this is one of the books which I can call a masterpiece without hesitation and unlike many other technical books I read, it broadened my horizons in fundamental aspects of computing science, such as randomness and relationships between superficially unrelated mathematical structures.

Some may think that this masterpiece is rather theoretical and not very applicable in daily programming tasks but did you also know that this book is mentioned in Mitnick's 'The Art of Intrusion: The Real Stories Behind the Exploits of Hackers, Intruders and Deceivers' where a group of hackers try to analyze some slot machines and one of them visits the library to learn more about the random number generation algorithms and picks up TAOCP?

I believe every programmer will find at least a few pages of pure hacker's delight in TAOCP and thus this book belongs to the shelf of every programmer.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

January 28, 2018

Alıntı:

>

Bir bağlaç (... "son nefeste" de ...) ile beraber amin çünkü bize bunlar "son nefeste" değil inançlı insanlar olarak hayat boyu lazım, yanılıyor muyum kardeşim benim?

Salihcim değerli yorumların için teşekkürler.

Alıntı:

>

Bu arada başlığı değiştirmek uygun olabilir çünkü "yalan haber" nakledilmediği belli çünkü bu bir çeviri hatası veya yorumu hepsi o kadar.

'Bilgisayar Bilimlerinin kutsal kitabı olarak görülen'

Benim yalan haber olarak ifade ettiğim kısım haberin bu kısmıdır.

Onlar açısından kendi kutsal kitaplarının bir değeri olmayabilir ama bizim açımızdan var. Hatta biz Kur'an-ı Kerim ile beraber İncil'e, Zebur'a, Tevrat'a ve Cenab-ı Allah'ın indirdiği tüm kutsal kitaplara iman etmişizdir.

Bakara Suresi 79. ayette Cenab-ı Allah(c.c) şöyle buyuruyor.

Alıntı:

>

79 - Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için "Bu Allah katındandır." derler. Artık vay o elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!..

Burada da ne yapmış başka birisinin yazdığı kitaba sıradan bir kitaba 'kutsal kitap' demiş.

Ali bey bile başka bir ülkede yaşayıp her sözcüğün nasıl anlam kazandığını bildiğine göre, Türkiye'de yaşayıp da 'kutsal kitap' ya da 'kitab' deyince Kur'an-ı Kerim anlaşıldığını bilmemesine imkan yok. Hani desek ki bir yabancı çeviri yapsa da o ülkenin kültürünü bilmiyor olsa.

Mesela mukaddesat diyoruz değil mi. Kutsal olanlar, mukaddes olan şeyler, kutsal değerler, ta'zîm ve hürmet edilmesi lâzım olan şeyler, kıymetler anlamında.

Sonra Cenab-ı Allah'ın (c.c) Kuddüs(c.c) İsm-i Şerif'i var. Manası da azamet ve celaline layık olmayan her türlü noksanlıktan pek uzak, pek temiz olan. Bütün mahlukatı maddi ve mânevi kirlerden arındıran demektir.

Düşünen ve temiz akıl sahibi bir insan için bu ayet-i kerime'nin manasını düşünse zaten bu öğüt almak için yeterlidir.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

January 28, 2018

Ben de kültürel farka bağlıyorum. İngilizce'de bir kitabın belirli bir konunun kutsal kitabı olduğu ifadesi hiçbir kutsal ve dinî anlam taşımadan kullanılıyor. (Şimdi bir iki terim arattım "c bible", "c++ bible", vs.) Üstelik, "holly book" gibi bir terim değil, doğrudan İncil anlamına gelen "bible" sözcüğünü kullanıyorlar ve buna rağmen dinî anlam çıkartılmıyor.

Çevirmen metne sağdık kalınca bizim kültüre ters düşmüş. Olabiliyor...

Salih, "pipe organ", özellikle büyük kiliselerde bulunan org. Her nota farklı genişlikte boru ile elde ediliyor. O yüzden boru (pipe) ve org (organ).

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

January 29, 2018

Hazır konusu açılmışken ben de Amerikan bir kişinin yazdığı bir kitaba verdiği ismi Ali Hoca'ma sormak istiyorum. Bu kişi yazdığı sıradan basit bir kitaba şu ismi vermiş: "The Gospel of XXX" (XXX kişinin adı :) ). Ayrıca kitabın içeriği tamamiyle "The Grail Prayer Goddess XXX... I'm your Goddess... You are my religion..." vs. ifadelerden oluşuyordu. Sonra bu kişinin aslında bir Hristiyan olduğunu görünce dedim ki "Kendi inancını neden böyle gereksiz yerlede basitleştiriyor ki?". Ama sonradan fark ettim ki hiçbir yabancı Hristiyan buna tepki göstermiyor ve güzel olduğunu vs. söylüyorlar. O zaman dank etti, dedim ki galiba Amerika'da bu tür ifadeler normal veya bizim anladığımızdan farklı olarak anlaşılıyor.
Ali Hocam acaba Amerika'da bu tür kendi dinlerine ait kavramları hangi amaçla kullanıyorlar? Ayrıca Bible, Gospel İncil demek ama ikisi arasındaki fark ne oluyor?
Benim onlar hakkındaki kültürüm çok yetersiz :)

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

January 29, 2018

Alıntı (acehreli):

>

"You are my religion" bize garip gelebiliyor ama "sana tapıyorum" çok kullanılır.

Eğer Müslüman toplumundan bahsediyorsanız ben bilmiyorum böyle bir kelime kullanan. Eğer böyle bir ifade kullananlar varsa da Allah korusun bu insanı şirke sürükler.

Cenab-ı Allah(c.c) Bakara Suresi 165-167 ayetlerde şöyle buyuruyor:

Alıntı:

>

165 - İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı.

166 - O zaman kendilerine uyulan kimseler, azabı görerek kendilerine uyanlardan kaçıp uzaklaşmışlar ve aralarındaki bütün bağlar parça parça kopmuştur.

167 - Onlara uyanlar da şöyle demektedirler: "Ah, bizim için dünyaya bir dönüş olsaydı da onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!" İşte böylece Allah onlara bütün amellerini, üzerlerine yığılmış hasretler (pişmanlık ve üzüntüler) halinde gösterecektir. Onlar bu ateşten çıkacak değillerdir.

İbrahim kardeşim,

Amerika'nın ne kendisi lazım ne kültürü lazım. Amerikan keferesi değil mi Irak'ta, Suriye'de masum Müslümanları katleden? Şimdi de PKK/PYD Amerikan conisinin verdiği silahları bizim askerimizin üzerine doğrultuyor farkında mısın.

Amerikan Bill & Melinda Gates vakfının yürüttüğü polio aşılaması sonucu hintli çocukların ne hale geldiğini gördün mü :

http://bit.ly/2BwQpYg

Tüm bunlar yetmezmiş gibi başlarında tramp denilen azılı kafir ne yaptı içinde Beyt-i Makdis'in bulunduğu Kudüs'ü yahudiye peşkeş çekmeye çalıştı. Sadece bu bile Amerikan gavurundan hayat boyu uzaklaşmak için yeterlidir.

Bak ismin ne kadar güzel. Yarın bize bir Müslüman olarak kutsal topraklar yahudiye verilirken sen ne yapıyordun diye sorulursa ne cevap veririz.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

January 29, 2018

İyice konu dışına çıkıyoruz ama Amerika genelde fazla tabusu olmayan bir yer.

Bütün insanlar aynı hamurdan: Amerika'lı kişi Türkiye'deki bir ailenin yanında yetişse Türkiye'nin değerlerini edinirdi, Türk kişi Amerikalı ailenin yanında yetişse Amerika'nın değerlerini edinirdi. Böyle çok kültürel farklılık var. Önemli olan şu: kimse kendi çocuğunu "aslında tabii ki doğrusu onların yaptığı; biz kötü olduğumuz için yanlışı seçiyoruz" diye yetiştirmiyor. Herkes kendi bildiğince doğruyu yapıyor ve bazen şaşırtıcı sonuçlar doğabiliyor. Amerika'ya ilk geldiğimde "nasıl olur" diye çok şaşırdığım örneklerin nasıl normal olabileceğini gördüm. Bunu Hindistan gibi başka yerlerden gelmiş kişilerde de gördüm: bana hem Türkiye için hem Amerika için normal gelen bazı şeyleri onlar yadırgayabiliyordu.

Hemen aklıma gelen önemsiz bir örnek: doğulu insan tuvalet kağıdı kullanan yabancıyı yadırgarken, batılı insan da aynı iş için elini kullanan doğuluyu yadırgıyor. Başka önemsiz bir örnek: ağzını şapırdata şapırdata yemek yemek bazı kültürlerde ayıp bazılarında normal. Ayıp deyince: çıplaklığa gösterilen tepki kültürüne göre çok değişebiliyor.

Rahatsız edici ama komik bir örnek: Türkiye'ye otuz sene kadar önce tutucu bir şehrimize bir Japon sirk grubu gelmişti. Grubun "soytarısı" ortalıkta çıplak ve hem de ne ayıp şeyler yapınca büyük rezalet çıkmıştı. :) (Kendim gitmedim ve ayrıntılarını tam hatırlamıyorum.) Demek ki bizim kesinlikle kabul edemeyeceğimiz bir şey o taraflarda eğlence kabul edilebiliyordu.

Veya eve ayakkabıyla girmek: bizde kesinlikle yasak, burada normal.

Hintliler'in (ve başka bir sürü milletin) elle yemek yemeleri: bizde ve Amerika'da yok... Buna karşın patates kızartmasının Türkiye'de çatalla yenmesi ama Amerika'da elle yenmesi. Örneklerin sonu gelmez... :)

İbrahim, gospel buralarda hiç İncil anlamında kullanılmıyor. Sözlüğe göre "dini öğretiler" gibi bir şeymiş ama ben hep "gospel music" diye kilise müziği bağlamında duyuyorum. Sözlüğe baktığımda gospel'in "sorgulamadan doğru kabul edilen" anlamına geldiğini görüyorum. Örnek vermişler: "political gospel", "to take his report for gospel" (birisinin yazdığı raporu mutlak doğruymuş gibi kabul etme anlamında).

Kelimeler anlam değiştirebiliyor. Gospel, Eski İngilizce'de "iyi haber (hikaye)" anlamına gelen gōd ve spel'den geliyormuş.

Baktım: bible ise "kutsal kitaplar" anlamına gelen Yunan'ca "ta biblia to hagia"dan geliyormuş. Bugünlerde kutsal kısmı olmadan "kitap" anlamında "the bible" diyorlar demek ki...

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

« First   ‹ Prev
1 2