September 21, 2009

Alıntı (canalpay):

>

Biliyorsunuz özel adlar değiştirilemez. :-)

Önce baştan uyarayım: ben bunları şimdi kafama geldikçe söylemiyorum ve getireceğin her fikre karşı örneğim olacak. ;)

Şimdi: London özel ad değil miydi yani? ;)

Alıntı:

>

Bu harfler Türkçede bulunmaz.

"Türkçe"yi nasıl tanımladığına bağlı olarak değişir. Türkçe kullanan birisinin Türkçe belgesinde bu harfleri kullansa, kişinin kullandığı dil "Türkçe" olmaz mı?

Tekrar konumuza dönersek, başkalarının ve özellikle çelişkili ve yanar döner TDK'nın hangi kültürel veya sosyal kaygılarla getirip götürdükleri kurallar bizim kütüphanemizi bağlamaz. Çünkü biz "Türkçe kullanımını" destekleyeceğiz.

İsmi Halûk olan bir Türk'ü bir Türk vatandaşları listesinde nerede sıralamak istersin? Nasıl olur da Washington'a özel isim hakkı tanır da Türk oğlu Türk kardeşimize özel isim tanımayız. :)

Kusura bakmayın ama adam Türk ise ismi de Türkçe'dir ve kimsenin kimseye isim değiştirtme hakkı olamaz. Örneğin ne kadar kökene inerseniz inin, benim ismimi de Arap ismi olarak niteleyemezsiniz. Ali, bugün yaşayan bu Türk'ün ismidir.

Alıntı:

>

Bir dil bilimci Türk alfabesince tek eksik genizli n mi ne o demişti.

Türkçe'nin "okunduğu gibi yazılma" gibi bir iddiası vardır ama açık ve kapalı e sesleri tek harfle yazılır. Bak, o da eksik... ;)

O dil bilimcinin belki de bugüne kadar farketmediği bir tane de benden: kelime sonlarındaki r harfini ifade eden harfimiz yok. "Kartal kalkar" derken geçen iki r, birbirinden farklı seslerdir; onları da ayırt eden harf yoktur.

(Daha yeni başladım! :) )

Alıntı:

>

Alıntı (acehreli):

>

Sorun şurada: Türk alfabesi, Türkçe yazmaya yeterli değil

Aslında Türk alfabesi Arapça gibi dillerdeki sözcükleri yazmak için yeterli değil. Buda Türk alfabesinin sorunu değil. ;-)

Eğer Türk alfabesi "ben okunduğu gibi yazılan dilin alfabesiyim" diye iddia ediyorsa, bu onun sorunudur. Kelimeler dilden dile atlarlar, kökeni başka bir dile ait diye Türkçe'nin kelimelerini dışlayamayız.

(İnan bana, bu konuda saatlerce konuşabilirim. :) Ama buna sonra Türkiye'de buluştuğumuzda devam ederiz.)

Alıntı:

>

Alıntı (acehreli):

>

Eğer â harfine a'dan daha sonra bir sıra numarası versek, "hala" ile "hâlâ"nın sıralamasında bir rahatsızlık olmaz, ama bu sefer de "hâl" "hat"tan daha sonra sıralanacağı için yanlış olur.

Açıkca bunda ne gibi bir sorun var anlamadım.

"hâl" "hat"tan önce sıralanmalı değil mi? Eğer â'nın kodu a'dan daha büyük ise tam tersine, "hâl" sonra sıralanır. Yani salt harf koduna bakarak hareket edemeyiz.

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 21, 2009

Alıntı (canalpay):

>

Düzeltme eki (â) ile ilgili kesin karar (Kısaca benim en son dediğim): http://tdk.org.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4EC2F94D94121ECE

TDK'nın sitesinden de daha önceki yazım kılavuzlarının birden fazla basımından da haberim var. (Sen zaten konu bütünlüğü açısından yazdın herhalde.)

Oradaki, TDK'nın bir sonraki deneysel adımına kadar olan kesin karar. Evet...

Alıntı:

>

Latin Yazı Sistemini Kullanan Dillerdeki Adların Yazılışı (Washington ile ilgili): http://tdk.org.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EFBD4383B59FF9B650

Ben de Washington'a karşı çıkmadığımı, ve tutarsızlıklardan birisini London ile gösterdiğimi tekrarlarım. TDK'ya kalırsa "Londra" yazmak yanlış.

Bilemiyorum böyle bir kurumu hangi noktaya kadar ciddiye alabiliriz? Ben, tutarsızlık gördüğüm noktaya kadar ciddiye alıyorum: tutarsız kuralları olduğunda da hemen yaygın kullanımı seçiyorum.

Alıntı:

>

Eğer İzmir'e gelirseniz tartışırız.

Ben Ceviz'cilerle buluşmak için kısıtlı zamanımda Ankara'ya da gitmiştim. Ddili için de İzmir'e giderim... :)

Alıntı:

>

Son olarak bize okulda öğretilen Dilin canlı bir varlık olduğu.

Hem de nasıl! :) Müthiş bir güç!

Dil, insanın en iç ve en erken yetilerinden birisidir. Onun önüne kurumlarla çıkmaya kalkışanlar hep komik duruma düşmüşlerdir.

Alıntı:

>

Dil canlıysa sakat olan yerleri yaralı olan sonra düzeltilebilecek yerleri olabilir bence.

O konuyu biraz daha açman gerek. Dilin canlı bir varlık olduğunu kabul ettikten sonra "yaralı ve sakat" tanımını neye göre yaparız? Öyle bir tanım bulduk desek, kim düzeltir?

Bence olaya şöyle bakmak gerek: dilin hareketi zaten her zaman için yaralı ve sakat durumundan sıyrılmayı tarif eder. Dil her zaman için doğru yönde akar.

Bu kuvvetin önüne kimse geçemez. TDK gibi kurumlar, insanların yazılı anlaşmaları için bir orta nokta bulma işini görürler. Örneğin Vaşingtın ve Washington kullanımından birisinde anlaşma sağlarlar.

Veya noktalama işaretli olağanüstü derecede önemlidir. Anlam açısından gereklidir.

Alıntı:

>

Bence Türkçe'nin iki anlam vardır. Biri Türklerin şimdiye kadar kendilerinin çıkardığı dil kuralları ve kendi sözcükleri. Birde şuan başka diller ile de birleşen ama Türklerin çıkardığı dil kuralları ve sözcüklerinin çoğunu kapsayan anlayabildiğimiz dil.

Dilin sürekli hareket halinde olduğunu kabul ettikten sonra nasıl olur da bugünkü karışmış halini Türkçe olarak kabul etmeyiz? Nasıl olur da örneğin "ınanç" denen dönem "inanç" denen dönemden daha Türkçe olur? (Sana sataşmıyorum; canlı bir örnek olarak aklıma geldi.)

Hareket eden dilin ancak ve ancak şu andaki hali o dilin tanımıdır.

Alıntı:

>

Alıntı (acehreli):

>

Türkçe'nin "okunduğu gibi yazılma" gibi bir iddiası vardır ama açık ve kapalı e sesleri tek harfle yazılır. Bak, o da eksik... ;)

Bence hiç bir dil yazıldığı gibi okunamaz. En basitinden vurgu bu işe izin vermez. Ama bir ingilizce ile Türkçe'yi karşılaştırın sonra bunu içinizden geldiği gibi söyleyin.

Yani İngilizce'nin yazımı oldukça tutarsız diye ben Türkçe'yi "okunduğu gibi yazılır" mı kabul edeceğim? İngilizce'nin sorunu başka, Türkçe'nin yanlış nitelendirilmesi başka...

Alıntı:

>

Çünkü aslında Kaan diye bir ad yok. Ama şuan bir çok kişinin adı Kaan. Haluk diye de bir ad yok. Ama bir çok kişinin adı haluk. Ama gerçek isimleri sizin dediğiniz gibi Haluk => Halûk Kaan => Kağan.

Bunları ismi Kaan olan birisine söyleyebilir misin? :) Bir gün birisi oturdu ve bir isim listesi mi yaptı? Adamın ismi Kaan'sa Kaan'dır...

Alıntı:

>

Birde İngilizcede binlerce istisna var. Bir çoğu ise çok saçma. Ama bunu herkes olduğu gibi kabul ediyor( Siz orada yaşıyorsunuz. Kabul ediyorlar değil mi ? ) Ama Türkçe'de niye bu kadar tartışma konusu oluyor.

Yanlış beyanlarda bulunulduğu için. :) Kimse İngilizce'nin tutarlı olduğunu iddia etmiyor. Türkçeciler ise tutarlıdır diyorlar. Onun için...

Alıntı:

>

Hemen Tdk kabahatli bulunuyor ve suç ona atılıyor. Basından bir kelime atıyor. Tdk bunu uydurdu ne kadar saçma değil mi diyor.

Daha yeni canlı olduğunu konuştuğumuz dile kelime uydurulacak ha... Komik değil mi? :)

Alıntı:

>

walkman. Aaaa adam yürüyor.

Walkman, Sony'nin tescilli bir markasıdır. Pazarlayan insanlar düşünüp ürünlerine koymuşlar. Kurumlardan kat kat güçlü olan insanlar da benimseyip kelime haline getirmişler.

Başka bir örnek olarak fotokopi çekmek için de "to xerox" derler. Xerox da bir markadır.

Alıntı:

>

Bu icat adamı mı yürütüyor :-D Kadını yürütemez mi? Hani eşittik. :-)

Kadın ve erkek için farklı üçüncü şahıs kelimeleri içeren dillerde (en azından İngilizce ve İspanyolca) bugüne kadarki anlaşma, erkek olanını kullanmaktı.

Başka nedenlerle kadınlar için eşitlik arayanlar şimdi dile de de dadandılar ve dildeki bu anlaşmayı da değiştirmeye çalışıyorlar. Eskiden hem kadın hem de erkek anlamında "he" yazılan bağlamlarda "he or she" yazılmaya başlandı.

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 21, 2009

Alıntı (acehreli):

>

Can sonsuz ekleri kıstas kullanarak Türkçe'yi üstün görmüş; ben de başkalarının "ismi olan kavram sayısı" nedeniyle İngilizce'yi üstün görebildiklerini söyledim. Görüldüğü gibi, bunlar hep görece karşılaştırmalar. Her dili diğerinden üstün gösteren karşılaştırmalar kurulabilir.

Açıkcası çok sözcük olduğunda gerçekten dil daha gelişmiş olsaydı, enine gelen sözcük üretirdi :-D

Alıntı (acehreli):

>

"cool" da dahil olmak üzere günümüzdeki Türkçe'deki bütün değişiklikler de doğaldır ve dilin tanımına uyar: dil durmaz, hep değişir. Geçmişteki değişikliklerden tek farkı, iletişimin hızı nedeniyle bugün değişimi çok daha fazla hissetmemizdir. Bunun "kagan"ın "kağan"a dönüşmesinden veya daha önceki bir kelimenin "kagan"a dönüşmesinden hiçbir farkı yoktur.

İşte anlaşamadığımız tek nokta. Bence ve gerçekten de cool dile zarar verir. Bakın Türkçe'ye girerken Türkçe'ye az çok uyan kelimeler vardır. Dersiniz ki bu zarar vermez. Dilin tuzudur, biberidir.

Ama siz dile uymayan bir sözcüğü dile sokarsanız ki cool gibi. Bu sözcük Türkçede karşılığı olduğu halde sırf hava basmak için sokarsanız bence bu dile zararlıdır. Kötü bir şeydir.

Mesela mekteb katib mektub ... Bunlar arapça da mkb sessiz harfleri ile türetilir. Ama Türkçede böyle bir türetim yok. Sizce bunun yerine Türkçe sözcüğü ilk defa duyduğumuzda ve anlamını bilmediğimiz halde anlamını anlayabilsek daha iyi değil mi ?

Ama ne yazık ki sözcükler Türkçe değilse yukarıdaki gibi anlamamız için o dili öğrenmemiz gerekir.

Hiç cool davranmıyorsun, kendini coollandırtıyorsunuz :-D

Alıntı (acehreli):

>

Dilin geçmişteki bir anını bugünkü anından daha Türkçe olarak nitelendirmeyi hiçbir şekilde kabul edemeyeceğim. Çünkü kendisiyle çelişen bir kavram: Örneğin, 600 yılındaki halini kabul etsek, 590 yılındaki halinin değişmişi olduğu için olmaz. Çünkü aynı mantıkla, 600 yılındaki hali, değiştiği için "bozulmuştur." Bu şekilde gidersek Afrika'daki ilk "klik"li "tik"li proto dile erişiriz ve ancak o ilk dili saf olarak kabul ederiz. (İlgisiz bilgi: Bir teoriye göre, Türkçe'deki "tek", ta o en eski dilden kalma bir kelimedir.)

Hayır olur. Dillere sözcükler normalde girse bile belirli bir kurala göre girer. Ama işte belirli bir kurala göre veya toplumun ihtiyacı yüzünden değil de hava atmak için giriyorsa benim karşı olduğum yerdir burası. Burada siz bana katılmıyorsunuz sanırım. ÇÜnkü Cool lafı tam bu tanıma cuk diye oturuyor ama siz bunun normal olduğunu savunuyorsunuz.

Alıntı (acehreli):

>

Bu tartışma daha alt konulara da dallanacak ve hiç bitmeyecek. :) Ben hiçbir şekilde fikrimin değişmeyeceği maddeler de dahil olmak üzere kendi fikirlerimi özetleyeyim:

Aslında düzeyli bir tartışma olarak devam ederse çok iyi olur. Ama sizin işiniz olduğu ve d.ershaneye devam etmek zorunda olduğunuz için evet bitirmeliyiz.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 21, 2009

Seninle burada anlaşmamız olanaksız. Temelde sorunlar şu:

Senin gözünde, şimdi kaybedilmiş saf bir Türkçe var, benim gözümde ise değişimine halen devam etmekte olan tek bir Türkçe var.

Ben Türkçe'nin de tarihi tek heceli iniltili, homurtulu, vs. dillerin bir dalından geldiğini düşünüyorum. Bir kişinin oturup da "saf Türkçe budur" demiş olacağı bana mantıklı gelmiyor.

Senin seçtiğin bir dönemin Türkçesi, ondan önceki değişimleri de, ondan sonraki değişimleri de gözardı eder.

Alıntı (canalpay):

>

Alıntı (acehreli):

>

TDK'ya kalırsa "Londra" yazmak yanlış.

Hayır doğru.

İstisna olarak doğru yani? "Kural budur" dedikten sonra "eskiden beri dilimizde yerleştiği biçimiyle" diye gedik bırakılır mı? Ne kadar eskiden beri? Constantinople senin kulağına nasıl geliyor? Eskiden dilimizde İstanbul diye bir kelime yoktu. (?)

"Yerleştiğine" kim karar veriyor? Benim çoğu e-mail'imde ve arkadaş yazışmalarında "Kaliforniya" yerleşmiştir; kullanabilir miyim yani?

Sorun görüyor musun? Muallak kural olmaz. Eğer kuralları muallak olmadan koyamıyorlarsa, yaptıkları çabada temelde bir yanlışlık vardır.

Alıntı:

>

Mesela Türkçe ilk önce Türkler Müslüman olduktan sonra sakatlandı.

Yani o olaydan örneğin 200 yıl önce Türkçe'ydi, hatta 300 yıl önce de Türkçe'ydi ama sonra bozuldu mu?

Tabii ki öyle olmadı. O olaydan önce de değişimine devam ediyordu. Milliyetçiliğin politik olarak önemli olduğu bir dönemde insanlar o olayı örnek gösterdiler ve sanki dil ondan önce safmış gibi bir hikaye uydurdulur. (Daha da kötüsü, bazılarının buna gerçekten inandıklarından da eminim. Ah "inanç"... Sen nelere kadirsin. :))

Çünkü bir gün Tengri "sizin diliniz budur" diye tegmedi. Ondan önce de dil etrafındaki kavimlerden etkilene etkilene, değişe değişe o güne gelmişti.

Alıntı:

>

Ama diğer Türk devletleri yabancı hayranlığı yüzünden Türkçe'yi çok fena sakatladı.

Bunlar o kadar muallak kavramlar ki... :) Başka birisi de Türkçe'de daha önce adlandırılamayan kavramlara kelime kazandırıldığı için Türkçe'nin zenginleştiğini söyleyebilir.

Alıntı:

>

Bakın bunun önüne TDK geçemez diyorsunuz. O zaman Tdk'yı suçlayamazsınız.

TDK suçlamalarını basından örnekler de taşıyarak sen getirdin.

Ben yalnızca tutarsızlığını, yanar dönerliğini, ve önüne geçme çabasındaki komikliğini eleştirdim. Suçlamadım.

Alıntı:

>

Ama şuan bizde çok fazla yabancı hayranlığı var.

Hayranlık insanlığa has birşey. Son derece doğal ve güzel bir duygu. Ne güzel ki yabancı nefreti değil...

Alıntı:

>

Tdk dilin hastanesi olacak ve bunu bu durumdan kurtaracak.

Dilin değişen bir canlı olduğu konusunda anlaştığımızı sanmıştım. Şöyle düzeltelim: dil değişecek, TDK da izleyecek ve umarız tutarlı kurallar yazacak.

Alıntı:

>

Söyleyebilirim. Hocamız söylemişti :-) Bunun nedeni nüfus kimliğini çıkaran kişilerin adları doğru yazmaması.

"kagan"dan "kağan"a geçişi kabul edip de "kaan"a geçişi kabul etmek olmaz. Desteksiz olur.

Ayrıca teorileri ne olursa olsun, kimsenin bir ismin yanlış olduğunu söylemeye hakkı yoktur. İsim çok kişisel bir olaydır ve kültürüne göre korkunç büyük hakaret olur.

Alıntı:

>
  1. Yabancı hayranlığını kırıp Türkçe İngilizce gibi dillerden daha iyi olduğunu göstermek, savunmak için.

Neden? :) Diğer kültürler de alkışlayacaklar mı?

Alıntı (acehreli):

>

Pek çok şeyi başkaları koyabilir. Ama bakın insanlar benimsemiş ise bu sözcüğün saçma olduğu gerçeğini değiştirmez.

İnsanlar benimsemiş; yani dilin sahipleri benimsemişler ama hâlâ bir azınlık saçma olduğunu söylüyor. Ben bunu anlayamam. Kelime oturmuş: kelime olmuş. O dilin kelimesi olmuş. Başka konuşacak bir şey yok.

Alıntı:

>

Diller hangi yönde geliştiğini bilir misiniz ? Dili kullanan devletin iyi olduğu yönlerde.

Bunu hiç duymamıştım. Ticaretin etkisini bilirim ama hiçbir kültürün "bunlar iyi kullanıyorlar" diye benimsediğini duymamıştım.

Alıntı:

>

Bakın ingilizler ayrım yapmakta iyimiş ve her şeyi ayırmışlar. ayrımcılık doğmuş.

Kelime alırken hiçbir ayrım yapmamışlar ama. Etraflarındaki her dilden almışlar. Sonuçta da örneğin Türkçe'de tek bir kelime karşılığı olan kavramların 5-6 tane ve küçük farklarla değişik anlamı olan kelimesi olmuş.

Bazı insanlar dil zenginliğini kelime sayısıyla ölçerler. Onlara göre İngilizce bu açıdan çok zengin bir dildir.

Alıntı:

>

Ama Türkçe'nin doğduğu döneme bakın.

Bugün bildiğimiz kadarıyla, bütün dillerin doğum yeri Afrika. Bence sen doğduğu dönemi değil, belirli bir dönemi düşünüyorsun? Orta Asya'da yerleştiği dönemlerden birisi mi acaba?

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 22, 2009

Alıntı:

>

Tamamen doğru olmuş. Bakın eğer öyle uzun bir ad verip ilk harflerini alırsanız bu dilin öldüğü türetme etkisi kalmadığını gösterir. Bu yüzden bu yolla türetilir. Hatta Türkçe'den de böyle bir sözcük türetelim denmişti. Diğerleri de Türkçe'yi diğer dillerle karıştırma. Türkçe ölü bir dil değil demişti. Çünkü Ram lafını ortaya koysalar nedir diye sorsalar bilemezsiniz. Ama bellek lafını sorsalar bilirsiniz. Bunu anlatmaya çalışıyorum. Eğer ne anlama geldiğini tahmin bile edemiyorsanız o dil ölüdür.

Ram = Bellek diyemezsin çünkü tam karşılığı bu değil. Bu konuda İngilizler daha akıllı bir tutum sergilemişler çünkü direk "memory" demek yerine ram in çalışma mantığına dayanarak daha özel bir isim kullanmışlar. Aslında ram dememizde yanlış diyeceksek rem demeliyiz. Türkçeye çevirdiğinde ortaya çıkan kısaltma budur. Bellek kelimesi ram i tam olarak karşılamaz çünkü birden fazla manaya gelir ki sokaktaki vatandaşa bellek nedir diye sorduğunda sana
bilgisayardaki bellekten bahsetmez.

Alıntı (canalpay):

>
  1. Ben karşıyım çünkü eğer başkasının dilinden sözcük alıyorsak dilimiz öldü demektir.

Bu kadar katı olmamak lazım. Zaten daha önceki yazında(altta) bu kadar katı değildin ve sınırı da belirtmişsin.
Alıntı (canalpay):

>

Elbettee yabancı sözcükler girecek hatta kullanılacak. Bu da Türkçenin yani çorbamızın tadı olacak tuzu olacak. Ama Tuzu bu kadar atarsanız af edersiniz ama bir süre sonra o çorbaya tuz koyan kişinin kafasına geçiririm.

Alıntı (canalpay):

>

Bakın neden kaba kaçıyor yada biz öyle sanıyoruz biliyor musunuz ? Çünkü iklimimiz değişti. Daha çok sıcak çöl iklimlerinde sert ünsüzler kullanılıyor. Buna orta asyanın sıcağı ve anadoluya geldiğimizde g harfini bırakmamızı örnek verebiliriz.

Bunun sebebi iklimden ziyade komşu olduğun ülkelerle ilgili(Ticaret!!!). Türkiyedeki dilde kibarlaşma çabalarını sebebi ise Fransa başta olmak üzere Avrupaya ilim,bilim öğrensin diye gönderdiğimiz fakat şair,ressam olarak geri gelen 1.jenerasyon jontürk lerinden kaynaklanır.

Alıntı (acehreli):

>

Bu anlamda, "dolap"ın Arapça olduğunun söylenmesini de anlayamıyorum. Evet, Arapça'dan "gelmiştir" ama Türkçe'dir.

Bu konuda hem fikiriz hocam halkın büyük bir kesimi tarafından kabul görüp kullanılmaya başlandığında artık o kelime Türkçedir. Fakat mümkün olduğunca dili korumak gerekir ki asi taktirde dil yozlaşır ve kaybolup gider.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 21, 2009

Bu tartışma daha alt konulara da dallanacak ve hiç bitmeyecek. :) Ben hiçbir şekilde fikrimin değişmeyeceği maddeler de dahil olmak üzere kendi fikirlerimi özetleyeyim:

Dilin geçmişteki bir anını bugünkü anından daha Türkçe olarak nitelendirmeyi hiçbir şekilde kabul edemeyeceğim. Çünkü kendisiyle çelişen bir kavram: Örneğin, 600 yılındaki halini kabul etsek, 590 yılındaki halinin değişmişi olduğu için olmaz. Çünkü aynı mantıkla, 600 yılındaki hali, değiştiği için "bozulmuştur." Bu şekilde gidersek Afrika'daki ilk "klik"li "tik"li proto dile erişiriz ve ancak o ilk dili saf olarak kabul ederiz. (İlgisiz bilgi: Bir teoriye göre, Türkçe'deki "tek", ta o en eski dilden kalma bir kelimedir.)

Dilin hangi noktasına bakarsanız bakın, hep daha önceki halinin biraz değişmişi ve komşu kültürlerden etkilenmişidir. Yani eski halini yeğleyen kişi, kendisiyle çelişmemek için en eskiye gitmek zorundadır.

Çelişmemek için seçene: dili bütün tarihiyle kabul etmek, ve elimizde olan halini kucaklamaktır. :) (Ben aynen öyle yapıyorum.)

"cool" da dahil olmak üzere günümüzdeki Türkçe'deki bütün değişiklikler de doğaldır ve dilin tanımına uyar: dil durmaz, hep değişir. Geçmişteki değişikliklerden tek farkı, iletişimin hızı nedeniyle bugün değişimi çok daha fazla hissetmemizdir. Bunun "kagan"ın "kağan"a dönüşmesinden veya daha önceki bir kelimenin "kagan"a dönüşmesinden hiçbir farkı yoktur.

Bu anlamda, "dolap"ın Arapça olduğunun söylenmesini de anlayamıyorum. Evet, Arapça'dan "gelmiştir" ama Türkçe'dir. İşte burada da anlaşamıyoruz ve herhalde hiç anlaşamayacağız. :) Ben bir Türk olarak her gün "dolap" diyorum; bu, kelimeyi Türkçe yapmaya yeter.

Herhangi bir dilin başka bir dilden daha üstün veya daha iyi olduğu gibi tartışmalara da kapılmamalıyız ve beni çekemezsiniz. ;) Hele kendi seçimimiz olmadan içine düştüğümüz bir dil nedeniyle de övünmemeliyiz.

Can sonsuz ekleri kıstas kullanarak Türkçe'yi üstün görmüş; ben de başkalarının "ismi olan kavram sayısı" nedeniyle İngilizce'yi üstün görebildiklerini söyledim. Görüldüğü gibi, bunlar hep görece karşılaştırmalar. Her dili diğerinden üstün gösteren karşılaştırmalar kurulabilir.

Son ve kişisel olarak, umarım beni sizden daha az Türkçeci olarak görmüyorsunuzdur. Dil, ve özellikle Türkçe son derece ilgimi çeker. Dil üstüne kitap da okurum makale de... (Çok ilgisiz olarak: bildiğim tek Türkçe yazım denetimi programının yazarı çok yakın arkadaşımdır, haftada bir kaç kere görüşürüz, ve Türkçe sıklıkla gündeme gelir. :))

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 23, 2009

Dediklerinize uzun uzun cevap yazmıştım. Sonra bunun yerine şöyle bir şey yapmaya karar verdim. Bana göre olması gereken kullanımlar:

'cool' = Kullanmam. Kullanılması yanlış. Hele hoş, güzel, havalı gibi cool'un anlamlarını karşılayan ve Türkçe'de daha çok kullanılırken kullanmam.

'Teyyare' = Şimdi Türkçe uçak kullanılıyorken kullanmam.

'Dolap' = Sözcük arapça. Kimse buna Türkçe diyemez. Dersek araplara haksızlık yapmış oluruz. Türkçe'de kullanılan her sözcük Türkçe olmak zorunda değil. Ama kullanır mısın diye sorarsanız kullanırım. Ama bir gün teyyare'nin uçağa dönüşümü gibi bir şey olursa kullanır mıyım ? Kullanmam.

'First lady' = Belki kullanırım ama başbayan basın tarafından bile bolca kullanılırken fist lady kullanımına gerek var mı ?

'Fast food'= Türkçesi hazır yiyecek. İkisinide kullanırım. ama fast food biraz ağır basabilir.( Bakınız fast food ne demek bilmeyen birisine hazır yiyecek deseniz bir şeyler anlar. Tam olarak aynısı anlamasına gerek yok. Yakın bir şey anlıyorsa yeter.)

'Medya' = Basını'da kullanırım medyayıda.

'Emülatör' = Bence söylenmesi zor bir kelime. emülatör derken gülünç duruma düşme ihtimaliniz var. :-) Ben karşımdakine Türkçesi olan öykünücü sözcüğünü öğretirim. Onu kullandırtırım.

'Komik' = Kullanırım ama yer yer geldiği anlama göre eğlenceli, gülünç sözcüklerini kullanırım.

'pls' = yardım pls gibi konular açılır, yada başlığın yanına eklenir nefret ederim. pls yerinede arapça lütfen kullanırım. Belki küçük bir ihtimal de olsa dilemek sözcüğünü kullanırım.

'kelime' = Şuan kelime yerine sözcük yazmaya alıştığım için kullanmayabilirim. Ama kullanılırsa yadırgamam.

'cümle' = Bazen sorularda Tümce geçer. Cümleyi kullanırım ama ara sıra Tümce'yide kullanabilirim.

'reel' = Gıcık olduğum bir sözcüktür. Reel yerine gerçek sözcüğünün kullanırım.

'ihtimal' = Kullanırım ama olasılık sözcüğünü de kullanırım.
'
CD' = Türkçe de yoğun disk(Galiba teker olarak çevrilmiş ama tutmamış. Sonra diske çevrilmiş.) denir. Ama cd'yi kullanırım.
**

DuRock whisne taxim balcon matRock efendy ... gibi yazılışları kullanmam. Kullananları da yadırgarım.**

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 23, 2009

Yani aynı fikirdeyiz! :) Ben de her zaman için Türkçeleri yeğlerim ama zorlama kaçan yerde başka kelimeleri tercih ettiğim de oluyor. ;)

Ali

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 27, 2009

Tartışmamız düzeyli bir şekilde sürdüğü için tartışma( Daha çok bilgi alışverişine)yı sürdürmek istiyorum. Ben ram ile ilgili yazılar karalamıştım. Derdimi anlatamadım sanırım. Ceviz.net'ten Turkoman takma adlı kişide benim gibi bir yazı yazmış. Onu paylaşmak istedim :

Alıntı (Ceviz.net Turkoman):

>

Gelelim İngilizcenin teknoloji dili olması konusunda dil açısından yeterliğine. Eğer İngilizce teknoloji dili olabiliyorsa emin olun dünyadaki bütün diller teknoloji dili olabilir. Neden mi? Teknoloji dili yeni üretilen teknolojik nesneler için yeni adlar yeni kavramlar üretebilmeli. Peki, İngilizce öyle mi? Yeni üretilen teknolojiler tele – phone, tele- vision, computer (bilgisayara sonra geleceğim) bu kelimeler İngilizce değil teknoloji üretti ama kelime üretemedi. Başka bir dilin kaynaklarına başvurdu. İki isimle yeni bir isim üretme her dilde var ama bir süre sonra bu yetersiz kalınca ne yaptılar. RAM, ROM gibi birkaç kelimenin ilk harfi ile yeni terimler üretmeye çalıştılar. Bu bize yabancı olduğu ve anlamadığımız için afili geliyor ama bu bir dilin zaafıdır. Aynısın Türkçe yapsak saçma gelir fakat ötekisini anlamıyoruz ya hoş geliyor. Boşuna “Ev danası öküz olmaz demişler”. Computer kelimesinin açılımını notlarımda vardı bulamadım bir sürü kelimeyi bir araya getir baş harflerini al kelime diye kullan. Teknoloji dili aynı zamanda üretken olmalı bakın kelimeye Bilgisayar. Bazıları Bilgisaray diyor ki bu bile güzel çünkü bilgi saraylara değerli ve saraylara layıktır. Bu yüzden bu aygıt pekala bilginin sarayı olabilir.
**İşte dostlar bir dilin teknoloji dili olabilmesi için ayrıca doğurgan olması gerekir gözden kaçan önemli bir noktadır. Türkçe öyle mi? Hayır. Bırakın kendi üretmeyi yabancı dilden gelen kelimeyi bile hemen çoğaltır.
Örnek Şeker
Şekerci, Şekerlik, Şekerlikçi, şekerleme daha sayayım mı?
**
Daha fazla uzatmadan burada keseyim Saygılar

Kalınlaştırarak belirttiğim yer benim için çok önemli. Bakın Turkoman şeker(Kökeni Farsça'dır.) örneği ne kadar güzel. Türkçemiz Türk kökenli sözcükleri bırakın kökeni başka olan sözcükleri bile ne çeşit anlamlar verebiliyor. Eğer dilimiz gerçekten bu kadar iyi olmasaydı şimdiye kadar hangi durumda olurdu anca tanrı bilirdi.

Bende kökeni Türkçe olan Yaz örneğini veriyorum: yaz-mak yaz-ı yaz-ı-cı yaz-aç yaz-ar yaz-ar-lık yaz-an yaz-gı... daha çok fazla var ama boşuna uğraşmayım dedim. Daha dilimizi başka diller ile karşılaştırıyorsak hele böyle dillerle bizim dilimize yazık.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]

September 27, 2009

Alıntı (acehreli):

>

Olası ve gerçekten de olmuş bütün bu sistemler içinden tesadüfen de içine doğduğum Türkçe'nin üstün olduğunu kabul edemiyorum. Hepsinin özellikleri farklı ve hepsi de ilginç. Binlerce dil içinde benim anadilim üstün mü? Ölçütüne göre olabilir de olmayabilir de... Kendim seçmiş olmadığım için övünemem de...

Evet bir dil diğer dilden neden üstün olur. Çok güzel bir soru Ali Bey. Örneğin türetme gücü olabilir mi ? Ya peki az sözcük ile çok konu anlatma ? Biz/Ben neden Türkçe'yi çok üstün görüyoruz ? Çok mu havalıyım. Araştırmak gerekiyor. Bizim dil bilimcilerin dediklerini bakmamak gerekiyor. Nede olsa kendi dilini övecekler. Ama yabancı dil bilimciler ne diyor ? Araştırın ben çok iyi araştıramam yabancı dilim yok. Ama siz araştırın. Ben neden kendi dilimi çok yüksek görüyorum. Sadece kendi dilimi bildiğim için mi ? Yoksa gerçekten iyi bir dil mi ?

Alıntı (acehreli):

>

Ayrıca Türkçe'nin de yeni sözcükler üretmek yerine, dışarıdan sözcük aldığını hatırlatmak isterim. Zaten öyle olmasaydı dilimizi koruma ve kurumlar tarafından sözcük üretme gibi uğraşlar da olmazdı.

Bu ne yazık ki Türkiyede var. Başka Türk devletlerinde benim bildiğim kadarıyla böyle bir şey yok. Bunun nedeni ne sizce ? Bence yabancı devletler. Olamaz mı ? Ama kanıtlar var. Hatta başka ülkelerle ilgili çok büyük kanıtlar var. Almanlar neden kendi ülkelerinde Almanca öğrenmeyi ve Almanca eğitimi şart koşuyor ? Bunları araştırmak gerekiyor.

--
[ Bu gönderi, http://ddili.org/forum'dan dönüştürülmüştür. ]